20 Eylül 2008 Cumartesi

Sararmış Bir Fotoğraf (Retrato en Sepia)

Yazar : Isabel Allende, Can Yayınları

Bu romanda Del Valle ailesinin geçmişini okumaya devam ediyoruz. Kaderin Kızı isimli romanın devamı olan bu kitap, Eliza ve Tao Çien'in torunları Aurora Del Valle'nin maceralarını anlatıyor. Böylece Ruhlar Evi romanındaki Del Valle ailesine ulaşamış oluyoruz.
Aurora fotoğrafçı olur, zengin bir adamla evlenir, sonunda onu terkeder ve bir aşık bulur kendine. Bu arada ailesinin oku oku bitmeyen geçmişini de keşfedecektir.

Kaderin Kızı (Hija de la fortuna)

Yazar : Isabel Allende , Can Yayınları
Isabel Allende'nın Ruhlar Evi kitabında hikayesinin bir kısmını öğrendiğimiz Del Valle ailesinin geçmişine Kaderin Kızı ile dönüyoruz. Olağanüstü güzellikteki Bayan Rosa , birgün kapısının önünde sepetle bırakılmış bir kız bebek bulur, ağabeyi ile bu kıza Eliza ismini verip büyütürler. Eliza büyür ve aşık olur ama sevgilisi onu bırakıp altın aramaya gidince onun peşinden yollara düşer. Yolda ona Çinli medyum Tao Çien yardımcı olur, sonunda ikisi dillere destan bir aşk yaşarlar.

Ruhlar Evi (La casa de los espíritus)

Yazar : Isabel Allende, Can Yayınları

Romanda en sevdiğim ekol, Güney Amerikalı yazarların büyülü gerçeklik ekolüdür. Bu ekolde en usta yazar ise Gabriel Garcia Marquez'dir bence. Isabel Allende'nin Ruhlar evi isimli epik romanı da Marquez'den geri kalmıyor.
Romanda Del Valle ve Trueba ailelerinin maceraları anlatılıyor. Del Valle ailesinin akıl almaz güzellikteki yeşil saçlı kızları Rosa ölünce, nişanlısı Esteban Trueba ailesinin çiftliğine kapanıyor. Burada civar köylerin kızlarıyla al takke ver külah bir sürü velet peydahladıktan yıllar sonra, Rosa'nın artık büyümüş olan kardeşi Clara'ya aşık oluyor ve ikisi evleniyorlar. Clara estirikli, bir takım geleceği görme yetenekleri var. Giderek Esteban'ın kızkardeşi Ferula hikayeye dahil oluyor. Onunki de ayrı bir hikaye.

Roman Clara ve Esteban'ın en büyük çocukları Blanca, ve onun kızı Alba üzerinden devam ediyor. Mesela Blanca babasının çiftliğindeki kahyanın oğluyla önüne engel konulamayan bir aşk yaşıyor. Alba devrim sırasında gözaltına alınıp işkencelere uğruyor. Arada aşk, intikam, trajedi, gerçekle karışık inanılmaz büyülü olaylar eşliğinde bu ailenin öyküsünü okuyoruz.

24 Şubat 2008 Pazar

Şeker Portakalı (O Meu pe de Laranja Lima)

Jose Mauro de Vasconcelos, Can Yayınları

Adeta lirik denecek kadar içli ve şiirsel anlatıma sahip; beri yandan gerçekliği ile insanın içini parçalayan otobiyografik bir roman. Çok fakir bir ailenin en minik oğlu Zeze'nin çocukluğunu anlatıyor bu kitap. Fakirlik ve  çocuk olmanın acıları üzerine, iç parçalayan bir roman. Zeze'nin yaşam savaşında ona kol kanat gerecek varlıklı ve sevecen bir Portekizli baba, Portuga'yı bulmasıyla, sanki güneç biraz olsun kendini gösteriyor bulutların arasında. Bu zeki ve guygulu çocuğun dünyasını mutlaka keşfedin. Herkesin okuması gereken unutulmaz bir roman.


Ah benim küçük şeker portakalı fidanım...

14 Şubat 2008 Perşembe

80 Günde Devri Alem (Le Tour du Monde en quatre-vingts jours)


Yazar : Jules Verne, İthaki Yayınları

Çeviri : Pınar Güzelyürek


Dünyanın en güzel seyahat kitaplarından biri bu şahane macera romanıdır.

Romanın kahramanı Phileas Fogg, Londra'da tek başına yaşayan, eksantrik bir adamdır. Çok zengindir ama zenginliğinin kaynağı bilinmez. Her gün aynı saatte aynı kulübe gider, aynı saatte yemek yer, tüm hayatını inanılmaz sistematik bir düzende sürdürür. Bir gün kulüpteki kalantor ahbaplarıyla bahse tutuşur, teknolojinin ve paranın sağladığı olanaklarla, dünyanın çevresini tam 80 günde dolaşıp gelecektir. Bu titiz, dakik, hayatının her saniyesi planlı beyefendi, gemi, tren, fillerle; beklenmedik olaylarla dolu harikulade bir serüvene atılır.

Fogg bu seyahate çıkarken yanına uşağı Paspartü ile ufacık bir valiz alır. Güzergahı da işte aynen şöyle olacaktır :

Londra'dan Süveyş Kanalı'na
Şüveyş Kanalı'ndan Hindistan'a
Hindistan'dan Hong Kong'a
Hong Kong'tan Yokohama'ya
Yokohama'dan San Fransisco'ya
San Fransisco'dan New York'a
New York'dan Londra'ya

Mister Fogg ile beraber dünyanın etrafında eşsiz serüvenler yaşamak;  maceradan maceraya seyahat etmek için bu şahane romanı İthaki yayınlarından çıkan tam çevirisinden okumayı unutmayın.



Bu da benim ilk okuduğum abilerimden kalan güzel kitabım:



12 Şubat 2008 Salı

My Secret

orion books yayınlarından çıkmış çok çapraşık bir grafik düşünce kitabı. malum biz aslında real fiesta ekibi olarak kitabın az yazılı bol resimlisini sevdiğimizden ben şahsen bizzat kendim olarak bu kitaba bayıldım , hastası oldum, yataklara düştüm...
şimdi Frank Warren diye bir abi postsecret project diye birşeye başlamış 2004 yılında. websitesi http://www.postsecret.com/ her ay yaklaşık 3 milyon ziyaretçiyi ağırlamakta ve bir takım cart curt ödüllerinden de almışlığı var.bu abi kendisine yollanan mesajlar arasından 10 lu ve 20 li yaşlardaki insanlara ait olanlarından bir seçim yaparak grafik destekli bir kitap haline getirmiş.

# bu sene korkularımın üstesinden geldim , dolap kapağı açıkken uyudum , 22 yaşındayım.
# insanlar değişmezler ,sadece size yalan söylemeninyeni bir yolunu bulurlar.
# ben kahkaha lideriyim ama gizliden uyuşturucu satıyorum.

kitapta yukarıdaki gibi okuru eğlendiren , düşünmek isteyenini düşündüren şahane görsellerle desteklenmiş bir avuç sır bulacaksınız.

kitabımızın fiyatı £12.99 - malm resim olunca çok mürekkep kaçtıından fiyatlar katlanarak artıyor..

Me and Mr Darcy

bilindiği gibi her genç kız Mr Darcy' sini arar; gerçekten bir tane bulduğunuzu hayal etsenize.... şahane....Alexandra Potter ın bu kitabında düşlerin eğlenceli bir şekilde gerçeğe dönüşmesini okuyor , okurken hayata daha bir pembe bakıyorsunuz. Kitabın ana kahramanı Emily , birçok kötü ilişki yaşayan , her genç kız gibi bir Mr Darcy hayaliylen en yakın arkadaşının Mexico margarita tatilini reddederek İngiliz kırsalındaki Jane Austen kitapları turuna katılır ki turun yaş ortalaması bizim yeniköy çay bahçesinin yaş ortalamasıyla aynı çıkar , ortamda bi tansiyoncu amca eksiktir ve hayallerin erkeği de ortalarda yoktur haliyle... Genc kız offf nerden geldim londraya sarkısı eşliğinde sıkıntıylan kapıdan çıkarken hayallerinin erkeğiyle göz göze gelir. birdenbire her kadının fantezisi bir kadının gerçekliğine dönüşür. keskin bir dille yazılan bu kitapla kendinizi eğlendirmeniz öyle kolay ki ama daha fazlasını beklemeyin. http://www.amazon.co.uk/ de sadece £6.99 .



11 Şubat 2008 Pazartesi

Oyun (Gerald's Game)

Yazar : Stephen King, Altın Kitaplar

Stephen King'den akıldan çıkmayan bir roman. Jessie kocası Gerald ile dağbaşındaki evlerine romantik bir haftasonu geçirmeye gitmiştir. Kocasının yeni zevki karısını yatağa kelepçelemektir, Jessie'yi yine kelepçeler ancak kadın kelepçelenmekten çok rahatsız olur ve kocasından kendisini serbest bırakmasını ister. Gerald oyunu sürdürmeye kararlı onu duymazdan gelince Jessie'nin tepesi atar ve tepesindeki Gerald'a bir tekme savurur. Gerald oracıkta kalp krizi geçirip ölür. Ve Jessie yatağa kelepçeli kalakalır. Jessie'nin başına ne gelecek, kelepçelerden kurtulabilecek mi? O çıkmazda kısılıp kalmış bir insan neler düşünür, neler yapar? Öğrenmek için bu kitabı okumak gerek.

Rüzgar Gibi Geçti (Gone With the Wind)

Yazar : Margaret Mitchell, Altın Kitaplar

Tuğla kalınlığına rağmen gelmiş geçmiş en çok satan romanlardan olmayı başaran, Amerikan İç Savaşı ekseninde Scarlett O'Hara'nın hayatını anlatan, çarpıcı bir kitap. Kahramanımız Scarlett, cazibeli ve dikbaşlı bir kızdır. Babasının çiftliği Tara'da refah içinde yaşar, komşu çiftliğin nazlı oğlu Ashley'e aşıktır. Fakat birgün Ashley kuzeni Melanie ile evleneceğini açıklar, tam o sırada Amerika'da kuzey ve güney eyaletleri arasında ayrılık savaşı patlar. Scarlett hırsından Melanie'nin kardeşi Charles'ın teklifini kabul eder ve evlenirler. Ne var ki savaşa giden Charles ölür. Scarlett Melly'nin yanına Atlanta'ya gelir, burada şehre uygulanan ablukayı yarıp bir kahraman haline gelen kaçakçı Rhett Butler ile görüşmeye başlar. Savaş tüm acımasızlığı ile hayatlarına egemen olurken, şehri bombalayan kuzey birliklerinden kaçmak için Scarlett Melly'i Tara'ya götürmek üzere çok tehlikli bir yolculuğa çıkar, Tara'da ise onu bekleyen yıkım ve yokluktur. İşte bu minvalde devam eden bu efsanevi aşk, savaş ve varolma destanını mutlaka okumalıdır.

10 Şubat 2008 Pazar

Kaptan Grant'ın Çocukları (Les Enfants du capitaine Grant)

Yazar : Jules Verne, İthaki Yayınları

Tam üç ciltlik devasa macera romanı. Herhalde bir Real Fiesta seyyahı olmamın sebebi bu romandır. Yiğit İskoç Lordu Glenarvan ve dostları, lordun genç ve güzel karısı şerefine yaptırdığı Duncan isimli yatla gezerlerken bir balık avlarlar. Balığın karnından bir şişe çıkar. Şişede İngilizce, Fransızca ve Almanca yazılmış kağıtlar vardır ancak bu metinler ne yazık ki sudan hasar görmüşlerdir. Kahramanlarımız bu üç metni bir araya getirince, kahraman kaptan Grant'ın bir felakete uğrayıp ıssız bir adaya düştüğünü öğrenirler. Bu ada 37. enlemde bulunmaktaysa da boylam bilgisi silinip gitmiştir. Lord ve Lady Glenarvan karaya çıkınca Kaptan Grant'ın kimsesiz kalmış çocukları Mary ile Robert şatoya gelirler. Bu ekibe sakar ve de unutkan Fransız coğrafyacı Paganel de katılır ve dostlarımız Duncan ile muhteşem bir maceraya atılırlar. Önce 37. enlem boyunca Patagonya'yı , sonra Avustralya ve en sonunda Yeni Zelanda'yı aşar; sayısız maceralar yaşarlar. Bize de Maria Theresa adasının Fransız haritalarında Tabor adası olarak isimlendirildiğini hiç unutmamak üzere öğrenmek düşer.

Baba (The Godfather)

Yazar : Mario Puzo, E Yayınları

Sicilya'nın Corleone köyünden kaçıp göçmen olarak Amerika'ya gelen küçük Vito'nun ve çocuklarının öyküsü. Bir aile destanı. Vito Corleone, italyan mahallesinde kendi halinde yaşayıp giden bir göçmenken, mahalleliyi haraca kesen zorba Don Fanucci'yi öldürür ve yavaş yavaş herkesin saygı duyup korktuğu bir Don haline gelir. Zeytinyağı işine girerek bir yandan da ekibini kurup yükselir ve organize bir suç imparatorluğunun efendisi olur. Fakat Tattaglia ailesinin uyuşturucu işine girme teklifini reddeden Don Corleone'yi düşman aile sokak ortasında kurşunlar. Don'un büyük oğlu Sonny ailenin başına geçer, ortanca oğlan Fredo Nevada'ya yollanır, babanın en ufak emirlerine karşı çıkan, aile işlerini bulaşmayan en küçük oğlu Michael ise babasını vuran adamların gözünü kırpmadan beyinlerini uçurur ve saklanmak için Sicilya'daki köye döner. Burada ateşli köylü güzeli Apollonia'ya aşık olıup evlenir ancak Amerika'dan gelen bir haberle sarsılacaktır. Düşman aileler Sonny'i öldürmüşlerdir. Michael eve dönmeye, babasının oğlu olmaya karar verir, ne var ki tam yola çıkacağı gün arabası havaya uçar, Apollonia ölür. Michael New York'a döner ve yavaş yavaş bir zamanlar hiç ilgilenmediği ailesinin tüm işlerinin başına geçerek soğukkanlı bir Don haline gelir. Ve tüm düşman ailelerden intikam almaya başlar.

Üç Silahşörler (Les Trois Mousquetaires)

Yazar : Alexandre Dumas, Oğlak Yayınları

Şövalyeliğin, dostluğun, Fransız saray entrikalarının unutulmaz romanı. Hayatta en sevdiğim kitap.

Gaskonyalı ateşli genç Dartanyan, babasının ölümünden sonra silahşör olmak için Paris'e doğru yola çıkar. Yolda babasının silahşörlerin komutanı Mösyü Trevil'e yazdığı tavsiye mektubu çalınır. Mektubu çalan Kont Roşfor'dur, karizmatik kardinal Rişliyö'nün adamı. Neyse, Dartanyan şehre inince silahşörlerin karargahına gider ve bir takım olayların sonucu üç meşhur silahşöre arka arkaya düello sözü vermek zorunda kalır. Bunlar Trevil'in en yiğit silahşörleri Athos, Porthos ve Aramis'tir. Bunlar takma isimleri, gerçekte hepsi birer asilzadedir . Tabii daha ilk kılıç çekildiğinde kardinalin askerleri bizimkileri basar, Dartanyan silahşörlerle bir olur, kardinalin adamlarını püskürtür ve bundan böyle birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz içindir, derler. Dartanyan kendine bir daire ve uşak tutar. Moruk evsahibinin karısı gencecik ve sevimli Konstanz Bonasiyö'dür. Madam Bonasiyö sarayda çalışmaktadır, 13. Lui'nin kraliçesi güzeller güzeli Avusturyalı Anne'nin çamaşırcısı ve sırdaşıdır. Kraliçe bunalımlarını Konstanz ile paylaşır: kocası kralın güvenini kazanamamıştır, kardinal sürekli ona karşı entrikalar çevirmektedir. Bu entrikalarda kardinale olağünüstü zekası ve çıldırtıcı güzelliği ile Milady de Winter yardımcı olur. Konstanz'a aşık olan Dartanyan saray entrikalarının da ortasına düşmüştür. Kraliçe, İngiliz Dükü Buchingham'a aşık olmuştur ve ona elmas kolyesinin bir parçasını verir. Fakat kardinal hemen bir balo tertipler, kral da karısına elmaslarını takmasını emreder, bunun üzerine Konstanz, Dartanyan'dan yardım ister. Dartanyan İngiltere'ye doğru yola çıkar ama Milady de Buckingham'ı öldürmek üzere yoldadır. Bir sürü maceradan sonra Dartanyan kraliçenin kolyesini geri getirir ve La Roşel kuşatmasında savaşan arkadaşlarına katılır. Ama artık Milady cazibesine kapılmıştır. Ne var ki bu büyüleyici kadınla geçirdiği aşk gecesinin sabahında korkunç bir gerçeği keşfeder, kadının omzunda "fleur de lys" işareti vardır!!! Olaylar gelişir…

Sakkara'nın Kumları (The Sands of Sakkara)

Glenn Meade, Doğan Kitap

İkinci Dünya Savaşı sırasında Mısır'da geçen çok akıcı ve heyecanlı bir macera ve casusluk romanı.

3 arkeolog arkadaşın yolları savaş sırasında bir kez daha kesişir ancak bu sefer ayrı saflardadırlar. Almanlar çılgın bir planla Kahire'de bir görüşme tertipleyen Churchill ve Roosevelt'e suikast düzenlemeye girişirler. Kitap boyunca bu suikasti gerçekleştirmeye çalışan Alman casusları ile onları durdurmak için uğraşan Amerikalı yüzbaşıyı takip ederiz.

Kitabı okurken Kahire'nin tozlu, kalabalıki sıcak sokaklarında gezdiğinizi hissediyorsunuz, sizi kolaylıkla içine alan mükemmel bir Mısır atmosferi ve son sayfaya kadar yaşattığı merak duygusu ile oldukça başarılı bir roman.

Ayrılık Şarkısı (Rosary)

Florence Barclay, Altın Kitaplar

Bu klasik, unutulmuş İngiliz romanında olaylar 1900lü yılların başında İngiltere'de geçiyor. Jane Champion 30 yaşında, zengin, bağımsız bir İngiliz asilzadesi, zaman zaman Halası Meldrum Düşesi'nin malikanesinde kalıp sosyeteden diğer ahbapları ile görüşüyor. Jane'in çok güzel bir vücudu ve alımsız bir yüzü, kuvvetli bir kişiliği var. Gel zaman git zaman, bir takım olaylardan sonra Jane genç ve yakışıklı ressam Garth Dalmain'e aşık oluyor. Ancak kendine güvensizliğinden Garth'ın evlenme teklifini reddedip depresyona girince iyileşmek için dünya gezisine çıkıyor. Ta ki Mısır'da Sfenksi seyrederken kötü bir haber alana dek... Garth bir kaza geçirip kör olmuş meğer. Jane geri dönüp Garth'a kavuşacak mı? Kör adam onu kabul edecek mi? Jane kendini nasıl affettirecek? İşte hepsi bu küçük güzel romanda anlatılıyor.

Yıllar önce şans eseri sahaflarda bulduğum bu kitap, defalarca okuduğum en sevdiğim romanlardan biridir. Tavsiye ederim.


Nöbet (The Watchers)

Yazar : Dean R. Koontz, Altın Kitaplar

Koontz'un efsane romanı. Doksanlı yıllarda Stephen King ve Dean Koontz dönemi geçirirken bu kitap elden ele dolaşırdı. Kitabın özellikle ilk bölümünü okuyanların takip edilme hissinden kurtulamadığı söylenirdi.

Kitabın kahramanı bunalımlı bir adam olan Travis idi. Travis bir gün ormanda gezerken bir köpek bulup yanına aldı, ancak köpeğin antikalıkları hemen ortaya çıktı, bu insan kadar zeki bir köpekti. Travis köpeğe Einstein adını taktı. Einstein geceleri hiç uyumuyor, nöbet tutarak bilinmeyen bir yabancıdan korunmaya çalışıyordu. Köpeğin bu kadar korktuğu bu yaratık neydi? Yaratığın ve köpeğin peşindeki diğer tehlikeli psikopatlar ne istiyorlardı? Bu köpecik nasıl bu kadar zeki olabilirdi? İşte bu soruların cevabını bulmak için son sayfalara kadar heyecanla okuduğumuz mükemmel bir gerilim romanıydı Nöbet.