31 Aralık 2010 Cuma

Bir An Gelir


Gülriz Sururi, Doğan Kitap


Gülriz Sururi'nin anılarının 1980 döneminden 2000'lerin başına kadar olan kısmını da bu kitapta okuyoruz. Efsanevi Hair  ve Kaldırım Serçesi oyunlarının sahneye konulma süreçlerini, bu oyunların tüm maceralarını, tiyatronun altın çağının bitişini, fırtınalı ve bol gökgürültülü Gülriz Sururi & Engin Cezzar aşkının devamını yine Gülriz Sururi'nin ucundan bal damlayan enfes kaleminden zevkle okuyoruz.


Bu denli zengin bir sanatçıya sahip olduğumuz için ve o bizimle hayatını, hayatı ile birlikte gerçekten ülkemizin tarihini paylaştığı için ne kadar teşekkür etsek azdır.



30 Aralık 2010 Perşembe

Kıldan İnce Kılıçtan Keskince


Gülriz Sururi, Doğan Kitap


Nota olsa, do olurdu
Renk olsa, nar rengi
Kraliçe olsa, Nefertiti
İçki olsa, Fransız şampanyası
Tarihi kişi, Hürrem Sultan
bilin bakalım kimdir o?


Türk tiyatrosunun gelmiş geçmiş en büyük oyuncularından Gülriz Sururi'nin kaleme aldığı özyaşam öyküsü. Sanatçının ilk hatıralarından 1980 dönemine kadar olan periyoda tanık oluyoruz bu kitapta. Bir kere Gülriz Sururi'nin dili ve anlatımı olağanüstü, son derece lezzetli bir kitap okuyoruz. Anıları ve yaşamı ise soluksuz okunacak bir zenginlikte. Köklü bir sanatçı ailesine doğan bu küçük İstanbul kızının büyüme sancıları, sahneye çıkması, Karaca tiyatro ile Anadolu'yu gezerken pişmesi, tiyatro aşkıyla beraber efsanevi Engin Cezzar aşkını okurken; tiyatro kapılarında kuyrukların uzadığı, devlet başkanlarının  aktörleri ayakta alkışladıkları bambaşka bir Türkiye'nin de panoramasını izliyoruz. Ülkemizin en güzel düşünen, yazan, oynayan insanlarıyla tanışıyor, oyundan oyuna, tiyatrodan tiyatroya, kulislerden kokteyllere, terzilerden balık çarşısına gezerek 20. yüzyıl Türk sanat hayatına tanıklık ediyoruz.

Tek kelimeyle muhteşem bir kitap. Büyüleyici.



29 Aralık 2010 Çarşamba

Uygarlığı Değiştiren 100 Kedi (100 Cats Who Changed Civilization)

Sam Stall, Can Yayınları

Kediseverlerin kaçırmaması gereken bir kitap. Kısa kısa yazılardan oluşan bu kitapta, tarihte bir şekilde patisinin izini bırakmış 100 tane kuyruklu ve tüylü kahramanın hikayelerini okuyoruz. Yazılar gerçek öyküleri anlatmalarına rağmen esprili bir dille yazılmış, pek keyifle okunuyor. Dünyanın en talihli kara kedisi Kaspar, Londra'nın şampiyon şişman kedisi Tiddles, gorille oynayan kedi Hep Top, bu kitapta tanışacağımız kedilerden sadece bir kaçı. Kedileri seviyorsanız bu kitaba bayılacaksınız.


Tek Ve Tek Başına Türkan

Ayşe Kulin, Everest

Türkan Saylan'ın hayatını, geri dönüşlerle; kendi ağzından ve o eşsiz hayattan geçmiş dostlarının, hastalarının hatıraları ile anlatan bir kitap. Belki edebiyat olarak favori Ayşe Kulin romanım Füreya kadar iyi değil, azıcık aceleye gelmiş gibi. Ama Türkan Saylan'ı; hayatını hekimlik mesleğine vakfetmiş, hastalarını ve mesleğini yaşamındaki herşeyden üstün gören, cüzamı bu coğrafyada bitirmek için ömrünü seve seve harcayan, yüreği insan sevgisi ile dolu hakiki bir vatansever olan bu eşsiz kadını bir kere daha hayranlık ve minnetle anarak, zevkle okudum bu kitabı. Örnek almak ve gurur duymak için okunması gereken etkileyici bir yaşam öyküsü.



28 Aralık 2010 Salı

Ölümün Sesi, Çakma Agatha Christie romanı

Agatha Christie taklidi, Altın Kitaplar

İnanılır gibi değil sevgili dostlar. Kitabın orijinal adı "Voice Of The Dead" diye yazıyor kitabın kapağında. Kitap hakkında araştırma yaptığımda bu isimden hiç sonuç çıkmadı. Çok şaşırdım. Agatha Christie kitap listelerinde de adı geçmiyordu. Bazen Agatha teyzenin kitapları farklı isimlerle basıldığından karakter isimleri ile arattım, aaaa, sadece Türkçe sayfalar çıkıyordu. Yoksa gerçekten fake bir Christie ile karşı karşıya mı idik? Sonunda Cinai Blog sitesinin forum sayfalarında bu kitaptan bahseldiğini gördüm. Evet, bu bir Agatha Christie romanı değil. Ama Altın Kitaplar bunu bir Christie romanı gibi basıp lanse etmiş. Bu büyük bir suç değil mi? Yayınevi nasıl böyle birşeye göz yummuş? Ve bu kitabı kim yazmış? Çevirmen olarak adı geçen Gönül Suveren mi? Bilemiyoruz.

Çakma olmasını bir yana koyacak olursak, oldukça zevkli bir roman. Bana biraz "Ceset Dedi Ki" romanını anımsattı, çünkü kasabanın güzel kızı ile onun yakın bir arkadaşı cinayeti çözmeye çalışıp sonunda birbilerine aşık olmayı da ihmal etmiyorlar. Kitabın anlatımı güzel ama cinayetin çözümü çok çarpıcı değil. Herşeye rağmen, sahaftan bulduğum bu kitabı saklayacağım. Hiç resmi çakma kitabım olmamıştı:))))


27 Aralık 2010 Pazartesi

Cesetler Merdiveni (The Body In The Library)

Agatha Christie, Altın Kitaplar

Bir Miss Marple polisiyesi. Altın Kitaplar Agatha teyzenin romanlarına kafasına göre isim veriyor biliyoruz, bol ölümlü, cesetli isimler seçtiklerini de biliyoruz ama doğrusu bu kitabın Türkçe adı kadar saçma bir isim görmedim. Ne merdiveni ayol??

Neyse kitabımız hoştu, özellikle baştaki bölümler, Miss Marple'ın köyünde yaşayan tipler eğlenceli idi. Köyün sagıdeğer beyefendilerinden birinin kütüphanesinde gencecik sarışın bir kızın cesedi bulunur. Adam küplere binmiştir, cesetin onun kütüphanesinde ne işi vardır ki? Karısı ise hemen Miss Marple'ı çağırır ve ikisi cinayeti çözmeye uğraşırlar.

Sanırım Miss Marple maceralarının genel özelliği olarak, yaşlı kızı yine pek ortalarda görmüyoruz. Herkesi sorglayıp cinayet mahalinde fink atan Poirot'ya nazaran, Miss Marple çok daha geri planda kalarak çözüyor cinayetleri.

Belki bir Poirot romanı kadar hareketi ve girişken değil; yine de fena olmayan bir Miss Marple macerası.


26 Aralık 2010 Pazar

Agatha Christie'nin Gizli Defterleri (Agatha Christie's Secret Notebooks)

John Curran, Altın Kitaplar

Kitabın yazarı sağlam bir Christie hayranı imiş. Günün birinde Agatha teyzenin yıllar boyu notlarını tuttuğu  karmakarışık defterleri inceleme şansı elde etmiş ve ortaya bu kitap çıkmış. Agatha teyzenin hiçbir kronolojik sıraya uymadan; kafasına estiği gibi çalakalem aldığı notlarını yazar, başlık başlık tasnif etmiş ve böylece sevdiğimiz Christie romanlarını yazmadan önce Agatha teyzenin hangi noktaları not ettiğini, nasıl çalışmış olduğunu görebiliyoruz. Kitabın ekinde daha önce hiç yayınlanmamış 2 kısa Hercule Poirot öyküsü de var.

Agatha Christie'nin Gizli Defterleri'ni okumadan önce Agatha külliyatına iyice hakim olmak gerekiyor. Böylece bir zamanlar heyecanla okuduğunuz kitabı, yazarın nasıl bir düşünce sürecinden geçerek yarattığına şahit olabiliyorsunuz. Gerçekten büyük bir şans bu kitap Agatha severler için.


23 Aralık 2010 Perşembe

Ölüm Çığlığı (The Murder At The Vicarage)

Agatha Christie, Altın Kitaplar

Bir Miss Marple polisiyesi. Uzun zamandır Miss Marple'ın birkaç macerasını okumak istiyordum. Kendisini sadece filmlerden Angela Lansbury olarak tanıdığımdan kitaplarını çok merak etmekteydim.

Ölüm Çığlığı, Agatha teyzenin yazdığı ilk Marple polisiyesi. Miss Marple , St Mary Mead kasabasında yaşayan dedikoducu yaşlı kadınlardan biridir. Diğerlerinden farkı gözlerinin çok keskin olması (tabii dürbünle kuş izlemesinin de bunda etkisi var), detayları hiç kaçırmaması ve oldukça zeki oluşudur. Bu küçük, huzurlu köyde işlenen cinayeti de tabii ki esprili zekasıyla ufak tefek, narin Miss Marple çözecektir.

Kitap, köy papazı Clement'in ağzından anlatılmış. Kurban, köyün eski köşkünde yaşayan ve kimselerin sevmediği Bay Prothero. Pekçok kişi bu aksi adamın ölmesini istemektedir. Mutsuz karısı, karısının aşığı yakışıklı ressam, tuhaf kızı, kasabaya gelen ve Bay Prothero ile tartıştığı görülen esrarlı güzel kadın, hatta papaz efendinin kendisi bile. Peki ama gerçekte Bay Prothero'yu kim vurmuştur? Bunu da çözmek Miss Marple'a kalır.

Kitapta Miss Marple oldukça yan bir rolde, çok az görünüyor; olayı çözmeye çalışan (ve bize anlatan) papaz efendi ile polis müfettişine ipuçlarını gösterip evine çekiliyor, en sonunda da katili ifşa etmeye geliyor. Yani sanki Miss Marple daha fazla göz önünde olmalıymış bu kitapta.

Fazla heyecanlı bir kitap değil, hani çok Agatha hastası değilseniz okumasanız da olur sanıyorum. Ancak katili kesinlikle tahmin edemediğimi de söylemeliyim, büyük sürpriz oldu:)



19 Aralık 2010 Pazar

Mezarlık Kitabı (The Graveyard Book)

Neil Gaiman, İthaki Yayınları

Yayınevi bu kitabı çocuk kitapları serisinde çıkartmış, kitap güzel resimlerle bezeli.  Ama ben kafamda çocuk kitabı kategorisine oturtamadım Mezarlık Kitabı'nı. Yetişkin kitabı olamayacak kadar da çocuksu aslında.

Uğursuz bir gece, Jack diye bir adam bir aileyi katleder. Sadece ailenin en miniği, yeni yürümeye başlayan oğlan farkına varmadan evden çıkar, ölümden kurtulur ve civardaki eski mezarlıkta bulur kendini. Mezarlıkta yaşayan hayaletler çocuğa Nobody Owens adını verip onu evlat edinirler. Bod bundan böyle mezarlıkta hayaletler ve diğer mahlukatla beraber yaşayacak; büyüdükçe uğursuz maceralar yaşayıp gülyabaniler, kurtadamlar, cadılarla tanışacaktır. Ailesini öldüren adam ise dışarıda bir yerdedir hala.

Hayat, ölüm ve büyümeye dair fantastik ve çocukluğun saflığını taşıyan bir roman.


17 Aralık 2010 Cuma

Sır Tutabilir misiniz? (Can You Keep A Secret?)

Sophie Kinsella, İnkılap Kitabevi (Yeni basımı Artemis'den çıktı)

Emma kötü geçen bir iş gezisinden dönerken uçak türbulansa girer. Zaten uçaktan korkan kahramanımız birkaç dakika sonra öleceğini düşünerek yan koltuktaki adama eteğindeki taşları döküp bütün sırlarını anlatmaya başlar: Stringim popomu sıkıyor, aslında 40 bedenim, işyerinde kahve berbat, fotokopiyi de ben bozdum derken uçak güzelce inene kadar Emma adama içinde ne varsa boşaltır. Tabii uçak düşmediğinden ertesi gün işe gider ve bir de ne görsün? Şirketin heyecan ve korkuyla beklenen yeni patronu, evet o uçaktaki adamdır!

Çok eğlenceli ve hafif bir roman, birkaç keyifli saat için severek tavsiye ediyorum.


Beni Hatırladın mı? (Remember Me?)

Sophie Kinsella, Artemis Yayınları

2004 yılında Lexi yağmurlu bir akşam bar çıkışı düşüp kafasını vurur. Kendine geldiğinde sene 2007, Lexi çok zengin bir adamla evlenmiş, işinde çok hırslı bir kariyer kadını olmuş, dişlerini bile yaptırmış? Ama nasıl? Lexi o kazadan sonra olan biteni, hayatının nasıl bu duruma geldiğini, Harry Potter'ın son kitabında neler olduğunu, hiçbir şey hatırlamamaktadır. Bu yeni hayatı kusursuz görünürken yavaş yavaş aslında işlerin göründüğü gibi mükemmel olmadığını farkeder. Hem neden bütün arkadaşları ondan nefret eder hale gelmiştir ki?

Hafif, eğlenceli, zevkle okunan bir kitap.


Alışverişkolik Ve Pembe Dünyası (The Secret Dreamworld of a Shopaholic)

Sophie Kinsella, İnkılap Yayınevi

Becky, Londra'da yaşayan, işini sevmeyen ve de hiç hesabını bilmeyen bir kızdır. Ne yazık ki Becky'nin bir türlü hakim olamadığı alışveriş tutkusu hayatını karartmaya başlamıştır. O kadar alışverişkoliktir ki; ekonomi yapmak için işyerine yemek getirmeye karar verdiğinde gidip çok pahalı termos filan alır:))) Bu sırada kredi kartı borcu yüzünden bankadan mektuplar ardı ardına gelmeye devam etmektedir.

Sophie Kinsella'dan yine çok eğlenerek okuduğum bir kitap, hafif eğlencelik arayanlara tavsiye olunur.


Yirmiler Kızı (Twenties Girl)

Sophie Kinsella, Artemis Yayınları

Yirmiler Kızı; Sophie Kinsella'nın süper eğlenceli romanları ile tanışmamı sağlayan , oldukça gülünç bir roman. Romantik komedi ama komedisi daha fazla, romantizmi vıcık vıcık değil. Canlı, diri, akıcı, hafif ve eğlenceli; gerçekten okurken kahkahalarla güldüğüm bir kitap.

Olaylar Lara'nın ailesi ile beraber hiç tanımadığı büyük teyzesi Sadie'nin cenazesine gitmesi ile başlıyor. Cenazede inanılmaz bir şekilde Sadie'nin hayaleti çıkagelip Lara'ya musallat oluyor. Çünkü Sadie'nin çok sevdiği yusufçuk kolyesi kayıptır ve o kolye olmadan Sadie'nin ruhu huzura erişemeyecektir. Hayalet Sadie'nin gençliği şeklinde yani tam bir 20'ler kızı çarliston kraliçesi görünümündedir. Lara onun sözünü dinlemek zorunda kalır ve kolyeyi aramaya başlar. Çılgın hayalet, Lara'dan bir de yakışlı kavalye bulup çarliston partisine gitmesini isteyince işler bizim oldukça hoşumuza gidecek şekilde karışır:)))

Şöyle gülüp eğleneyim, birkaç saat kafam rahatlasın diyorsanız hiç düşünmeden bu kitabı seçebilirsiniz.


11 Aralık 2010 Cumartesi

Oniki (Twelve)

Jasper Kent, Can Yayınları

Napolyon Bonapart, 1812 senesinde o zamana kadar kurulmuş en büyük orduyu biraraya toplamış ve Rusya seferine çıkmıştır. Napolyon Moskova kapılarına dayandığında, savaşta casusluk yapan  üst düzey dört cesur Rus subayı, ülkelerini savunmak için her çareye başvurmayı akıllarına koymuşlardır. İçlerinden biri, Eflak'da Türkler'e karşı savaşırken yardım aldığı bir  grup savaşçıyı çağırmıştır Rusya'ya. Bu oniki tekinsiz savaşçı geçtikleri kasabalarda veba ve felaket söylentileri bırakarak subaylarla buluşur. "Biz gündüz uyur, gece öldürürüz" derler ve savaşın seyrinin değiştiği karanlık günler başlar.

Maceralar dört subaydan biri olan Yüzbaşı Aleksey'in ağzından anlatılıyor.Aleksey bu oniki tekinsiz adamın doğasını anlamaz, onlara güvenmez. Adamlar saldırdıkları Fransız birliklerini şaşırtıcı şekilde yokettikçe Aleksey'in rahatsızlığı büyür. Nihayet oniki adamın sırrını anlayınca bir yol ayrımına gelir. Fransızlara saldırıp ülkesini savunmasına yardım eden bu adamlarla beraber mi olmalıdır? Yoksa insanlığın yanında bu adamlara karşı mı savaşmalıdır?.

Kitap bana biraz aksak ve sıkıcı geldi. Aleksey her hareketini, her lafını uzun uzun, sebep sonuç ilişkisi içinde benzetmelerle, örneklerle açıklıyor, fazla geldi bana. Kitap gerilim romanı olarak lanse edildi ama bu yöndeki beklentilerimi de karşılamadı. Aleksey misal birine saldırdığında bile hareketlerini öyle detaylı betimliyor ki, o anların heyecanını bile yaşayamadım. Belki bir askerin savaş esnasındaki iç dünyasını, çelişkilerini, düşünüş şeklini görmek için okunabilir. Ben çok sevmedim açıkçası, fena değildi diyelim.

Oniki, 5 kitaplık bir serinin ilk kitabı. İkinci kitap "Onüç Yıl Sonra" bu sene yayınlanmış ama Türkiye'de henüz çıkmadı. Diğer üç kitap da gelecek yıllarda yayınlanacak.




10 Aralık 2010 Cuma

Gece Evi Serisi (House Of Night Series)

Kristin Cast - P.C. Cast , Pegasus Yayınları

Zoey Montgomery! Gece seni seçti; ölümün doğuşun olacak. Gecenin tatlı sesine kulak ver. Kaderin seni Gece Evi'nde bekliyor.

Son yılların vampir akımından doğan sayısız serilerden bir de Gece Evi - House of Night  serisi oldu.

 Serinin bugüne kadar yayınlanmış kitapları:

Marked- İşaret
Betrayed - İhanet
Chosen - Seçilmiş
Untamed - Vahşi
Hunted - Av
Tempted - Baştan Çıkarılmış
Burned - Yanmış
Awakened - henüz Türkiye'de yayınlanmadı

Bu seriye göre, vampirlerin varlığı insanlar tarafından bilinmekte ve kabul edilmektedir. (Burada Güneyli Vampir Serisine benziyor) Hatta bazı meşhur artistler, en ünlü sanatçılar vampirmiş aslında.... Vampirlerin alınlarının ortasında safir rengi bir hilal dövmesi ve gözlerinin çevresinde de kendilerine özgü şekillerde dövmeler bulunuyor. İz sürücü vampirler de insanların arasında dolaşıp uygun görülen gençleri işaretliyor, yani alnının çatısına içi boş safir renkli dövmeyi çakıyor ve böylece vampir çaylağı oluyorsun. Bir vampir çaylağı gün ışığında fazla kalamayacağı için derhal o civarlardaki Gece Evi'ne gitmesi gerekiyor. Gece Evi; vampir koleji diyebileceğimiz bir yatılı okul. Çaylak vampirler akşam 8 - sabah 3 arası derslere girip Vampir Sosyolojisi, binicilik, tiyatro vs vs öğreniyorlar. Bu süreçte vücutları değişimi redderse iğrenç bi şekilde patlayıp ölüyorlar, aksi halde alınlarındaki dövmenin içi doluyor ve gözlerinin çevresinde güzel şekiller beliriyor ve yetişkin tam bir vampire dönmüş oluyorlar.

Serinin kahramanı tam geometri sınavına girmeden önce işaretlenen Zoey Montgomery. Büyükannesi Cherokee asıllı olan Zoey, onun soyadını kullanmayı tercih ediyor, Zoey Kızılkuş yani. Annesi berbat bi adamla evlenmiş (üvey-zavallım) , Zoey'den uzaklaşmış, o yüzden bu vampir damgalanma olayından dehşete düşüyor, Zoey hemen Gece Evi'ne gitmeli yoksa ölecek, o da büyükkannesinin lavanta çiftliğine kaçıyor ve çiftlikte NYX ile transal bir deneyim yaşıyor. Evet bu serideki vampir alemi anaerkil bir toplum, yüksek rahibelerce yönetiliyorlar ve ana tanrıça NYX'e tapıyorlar.

Büyükannesi Zoey'i Gece Evi'ne getiriyor ve olağanüstü güzellikteki (vampir ne olsa) Yüksek Rahibe Neferet Zoey'in farklı olduğunu görüyor, şimdiden içi dolu bir hilal dövmesi var Zoey'nin. Böylece Zoey'nin maceraları başlamış oluyor.

İlk kitapta Zoey'nin diğer çaylak arkadaşları ile tanışıyoruz, oldukça klişe tipler, işte inek gay oğlan, zengin kankican kızlar, taşra güzeli Stevie Rae ve okulun gelecekteki Yüksek Rahibe adayı muhteşem ve kaltak kişilik Afrodit. Bir sürü olaylardan sonra Zoey Nyx'e tapındıkları çember ayinini yönetebildiğini, bütün elementlere hükmettiğini öğreniyor : Hava-Toprak-Ateş-Ruh. Böylece Afrodit'i tahtından indirip yerine Zoey geçiyor ve hemen erkek arkadaş sorunları yaşamaya başlıyor. Liseli çocukluk aşkı Heath mi? Tiyatro öğretmeni yakışıklı Erik mi? Vampir Şair Loren mi?

Kitaplar ilerledikçe işler karışıyor, iyi görünenler kötü, kötü görünenler en harbi karakterler çıkabiliyor. İşin içine Cherokee, Kelt mitolojileri giriyor. Olaylar çok hızlı gelişiyor bu seride, Şu ana kadar Türkçesi yayınlanan tüm kitapları okudum, daha olayların başlamasının üstünde 2 ay bile geçmedi düşünün, zart herşey oluyor bitiyor, arada Zoey erkek arkadaşları hakkında sızlanıyor, takkkk kitap bitti. Ayrıca ilk kitaplarda oldukça fazla tekrarlamalar var; karakterler, olaylar sürekli tekrar tekrar anlatılıyor. Ancak Alacakaranlık serisinin aksine ilk kitaptan sonra seviye düşmüyor aksine kitaplar birazcık daha ilginçleşiyor macera ilerledikçe, hikayeler daha zengin hale geliyor. Bence serinin en iyisi son kitaptı.

Anlatım dili oldukça basit, konusu da eğlenceli bu kitapları çıtır çerez niyetine, hafif okumalar istediğinizde zevkle okuyabilirsiniz. Vampir mitolojisi adına yaratıcı birşeyler anlatma çabası da takdir edilebilir.



6 Aralık 2010 Pazartesi

Ejderha Dövmeli Kız (Män som hatar kvinnor)

Stieg Larsson, Pegasus Yayınları

İşte Pazar günü sabahtan akşama kadar sadece 1 kere yemek , 3 kere de tuvalet molası vererek yutarcasına okudum bu kitabı. Kütük gibi kalın olduğuna bakmayın, oldukça rahat okunan son derece zevkli bir macera romanı. Uzun olmasının sebebi kitapta tüm karakterin ve yan karakterlerin iyice detayına kadar anlatılıyor olması. Belki bu anlamda biraz kısaltılabilirdi kitap. Oku oku bitmedi anasını satayım. Bu açıdan Glenn Meade kadar başarılı değil diyebilirim, misal Kar Kurdu'nu okurken habire yeni tip çıkar, her sayfadan başka bir karakter olaya katılır ama uzatmış demezsiniz. Neyse Ejderha Dövmeli Kız da ona yakın bir başarı sergilemiş.

Kitabımız İsveç'de geçiyor. İsveççe isimleri takip etmek, kim kimdi diye hatırlamak bazen zor olabiliyor, neyse ki kitabın başına soy ağacı çakmışlar, oradan yardım alabiliyorsunuz. Kahramanımız Mikael Blomkvist isminde bir gazeteci, dürüstlüğü ile nam salmış, adi ekonomistlerin ipliğini pazara çıkaran cinsten bir araştırmacı Mikael. Ne yazık ki son yazısında çuvallayıp itibarını kaybediyor. Dergisi Millenium'un ayakta kalması için dergiden istifa ediyor ve bu esnada ilginç bir iş teklifi alıyor.

Eski sanayici ailelerden Vangerler'in patronu Henrik Vanger, Mikael'e enteresan bir iş veriyor. 40 yıl önce kaybolan yeğeni Harriet'i bulması. Harriet 16 yaşındayken ailenin yaşadığı küçük adadan esrarengiz bir şekilde kaybolmuş, cesedi bulunamamış. Harriet'e ne olduğu merakı Henrik'in beynini kemirmekteymiş. Bu yüzden Mikael'in halen yaşadığı o adaya taşınmasını, görünüşte Henrik'in otobiyografisini yazar gibi yapıp aslında Harriet'ın kayboluşunu araştırmasını istiyor.

Araştırma ilerledikçe, Mikael'in yolu belki kitabın asıl kahramanı olan Lisbeth Salander ile kesişiyor. Lisbeth özel bir güvenlik firmasının araştırma elemanı, yani birisi sizin hakkında birşeyler öğrenmek istiyorsa Lisbeth donunuzun rengine kadar bulup rapor edebiliyor. Gayet nevi şahsına münhasır , unutulmaz bir karakter Lisbeth.

Lisbeth ve Mikael nihayet güç birliği yapıyorlar ve Harriet olayının düğümlerini teker teker çözüyorlar.Ancak düğüm çözüldükçe hayatları da tehlikeye giriyor. Bize de bu tehlikeli macerayı soluk soluğa okuması kalıyor.

Millenium serisi 3 kitaptan oluşuyor:

Ejderha Dövmeli Kız
Ateşle Oynayan Kız
Arı Kovanına Çomak Sokan Kız







İki Şehrin Hikayesi (A Tale Of Two Cities)

Charles Dickens, Mehmet Gökhan Topçu çevirisi tavsiye edilir. Antik Yayınları olsa gerek.


Ezel'in 44. bölümünde yapılan alıntılardan o kadar etkilendim ki, hemen sahaflardan Dayı'nın okuduğu İki Şehrin Hikayesi'ni alıp bir çırpıda okuyuverdim. Benim aldığım birebir dizide Dayı'nın elinde gördüğümüz 1971 baskısı, Altın Kitaplar yayını, Gönül Suveren çevirisi. Size ise araştırmalarıma göre şu sıra piyasadaki en iyi çeviri olan Mehmet Gökhan Topçu versiyonunu almanızı öneririm.

Muhteşem bir girişi var kitabın, belki edebiyat tarihinin en şahane açılışlarından biri :

"Zamanların en iyisiydi…en kötüsü de. Akıl çağıydı, budalalık çağıydı da. İnanç çağıydı aynı zamanda, ama inkâr çağıydı da. Bir taraftan aydınlık, bir taraftan da karanlık bir mevsim yaşanıyordu. Umudun baharıydı, yeisin kışı…Her şeyimiz vardı, ama hiçbir şeyimiz yoktu. Hepimiz doğruca cennete gidiyorduk ama hepimiz cehenneme de gidiyorduk. Kısaca o çağ bu devre öyle benziyordu ki, sesi en çok çıkan otoriteler iyisiyle kötüsüyle ikisinin mukayesesinin, sadece üstünlük bağlamında yapılmasında ısrar ediyorlardı"

Kitapta olaylar Fransız İhtilali esnasında geçiyor. Benim okuduğum çeviri eski moda olduğundan, orta kısımlarda biraz sıkıldım, ama kitaba Cuma akşamı başlamıştım, Cumartesi sabah bitirdim, sonunda da gözlerim dolu dolu oldu. Fransa tarihine de kişisel bir ilgim olduğundan İhtilal dönemi Paris'ini anlatan bu klasik kitabı zevkle okudum.

Kısaca konusundan bahsedecek olursak, Doktor Manette 18 yıl haksız yere Bastille'de hapis yatmıştır. Hapisten çıktığında ise aklını tırlatmıştır, babasını öldü bilen kızına haber verilir, Lucie babasını alıp Londra'ya gider. Doktor Manette zamanla iyileşir, Lucie genç bir Fransız ile evlenir ancak Charles Darnay aslında bir asilzadedir ve İhtilal'in hedefindeki giyotine gidecek suçlulardan biri yapmaktadır bu onu. Charles bir dostunu kurtarmak amacıyla Paris'e girince İhtilalcilerin eline düşer. Doktor ve kızı da peşinden gelirler, Doktor zamanında Bastille'de yatmış olduğundan İhtilalciler arasında adeta bir kahramandır peki ama Doktor Bastille'e neden düşmüştür?


Açlık Oyunları (The Hunger Games)

Suzanne Collins, Pegasus Yayıncılık

Son dönemde ses getiren iki roman serisinden benim daha az hoşuma gideni oldu Açlık Oyunları. Kahramanımız 16 yaşında avcı kız Katniss. Katniss'in dünyası bildiğimizden oldukça farklı, kötümser bir gelecekte, yıkıntı halinde, bir zamanlar Amerika olan bir ülkede geçiyor olaylar. Bu ülke Capitol denen aşırı gelişmiş kent tarafından yönetiliyor, diğer eyaletler genellikle daha fakir, hatta sömürge durumundalar. Zamanında bu eyaletler Capitol'e başkaldırmış, ancak, Capitol ayaklanmaları bastırıp ceza olarak da AçlıkOyunları'nı icat etmiş. Her yıl 12 eyaletten 1 kız 1 erkek haraç alıp, Capitol'de hazırlanan oyun alanına salıyorlar gençleri , bir reality show düzenleniyor yani, gençler şehrin ortasında yaratılmış yapay vahşi doğada hayatta kalmak için kıyasiya mücadele ediyorlar, birbirlerini öldürüyorlar, sonuçta sadece 1 kazanan oluyor. Katniss kura ile yarışmaya seçilen küçük kız kardeşi yerine bu vahşi programa katılmayı kabul ediyor.

Ben pek sevmedim bu kitabı. Belki 16 yaşında olsam Katniss gibi bir avcı kız olduğumu hayal ederek oyunlar oynardım, ancak şimdiki halde içim sıkıldı diyebilirim. Bunun sebebinin kitabın acayip çevirisi olduğunu sanıyorum. Kitabın girişinde "daha akıcı bir anlatıma sahip olmak için olaylar geçmiş zamanda anlatılmıştır" diye bir notu var Pegasus'un.  Yani yazarın yazdığı gibi okuyamıyoruz zaten kitabı. Üzerine sürüyle düşük cümleler, hatalar gırla gidiyor bu kitapta. Bir de basit, kısa cümleler, Katniss'in ağzından habire "onu yaptım, bunu ettim, odun topladım, yattım, döndüm, uyudum" ları okumak beni açmadı. Diğer 2 kitabı da almış olduğumdan okuyacağız el mahkum. İnşallah onları daha çok severim.

3 kitaptan oluşan serinin tamamı şöyle :

Açlık Oyunları
Ateşi Yakalamak
Alaycı Kuş


Son Hafriyat

Emrah Serbes, İletişim Yayınları

Bir Behzat Ç. polisiyesi ve kaçınılmaz olarak bir Ankara polisiyesi. İlk kitapta başına gelenlerden sonra Behzat amirim sonsuz bir sessizliğe gömülmüştür, ağzından tek kelime çıkmaz, elemanları onun bu suskunluklarının ne anlama geldiğini çözmüşler, durumu idare etmektedirler. Ankara'da Red Kit isimli bir seri katil ortaya çıkar, adam kurbanlarını canlı canlı gömmektedir. Behzat ve ekibi Red Kit'in peşine düşerler.

İlkinden bile daha güzel, komedi duygusunu da  asla kaybetmeyen bir polisiye. Çok sevdim.


Her Temas İz Bırakır

Emrah Serbes, İletişim Yayınları

Bir Behzat Ç. polisiyesi. Bir Ankara polisiyesi. Çatır çatır polisiye, karakterler renkli ve çarpıcı. Behzat ve Harun'un şüphelileri sorguya çektikleri kısımlar resmen efsane, kitabın en çok o kısımlarını sevdim.  Su gibi okunuyor kitap. Öyle Agatha teyzenin seçkin İngiliz lordları arasında geçen kibar detektiflik öyküleri gibi birşey beklemeyin. Ankara'nın soğuk havasına, çamuruna bulanmış, derdini açıkça anlatan sarsıcı bir kitap


20 Kasım 2010 Cumartesi

Kar Kurdu (Snow Wolf)

Yazar : Glenn Meade, Doğan Kitap

Soğuk savaş döneminde geçen mükemmel bir casusluk ve macera romanı. Belki de Glenn Meade'in en iyi işi. Oldukça volümlü olan romanımızın neredeyse sonuna kadar yeni karakterler eklenmeye, olaylar gelişmeye  devam ediyor. Aksiyon sahneleri adeta gözümüzün önünde cereyan ederken roman gerçek bir casusluk romanı lezzeti veriyor. Konusu kısaca 2 CIA ajanının Moskova'ya girip Stalin'i öldürmeye çalışmaları olarak açıklanabilir. Çünkü Stalin yeni bir nkleer bomba programını başlatmıştır. Bu tarzı seviyorsanız kesinlikle kaçırmayın. Nefes nefese okunan mükemmel bir roman.


Paris 1001 Photos

Fotoğraflar : Frédéric Bar
Metin : Corinne Targat

Yine Paris hakkında bir fotoğraf kitabı, küçük ebatlı ama oldukça kalın bir kitap. Yazıları Fransızca ama benim için fotoğraflar  önemli olduğu için yine de almıştım. Çok güzel detaylı fotoğraflar var kitapta.



Flying High Paris

Fotoğraflar : Philippe Guignard
Metin : Dominique Paulve

Paris şehrinin üzerinde uçarken çekilmiş nefes kesici fotoğraflardan oluşan bir kitap.Bütün binaları, parkları, bahçeleri, meydanları, caddeleri doyasıya görüp gezebiliyoruz, çok güzel bir fotoğraf albümü.

Remzi Kitabevi'nde bulmuş idim ben bu kitabı. Flying High serisinin başka kitapları da var, almaya değer.


16 Kasım 2010 Salı

Paris, Paris

Mine G. Kırıkkanat, Erko Yayıncılık

Miniminnacık incecik bu kitap, sevdiğim yazar Mine Kırıkkanat'ın Paris anlatılarından oluşuyor. Paris'e gitmeden önce bu anıları okumak gerçekten şehri nasıl yaşayacağınıza dair bir fikir verecektir. Bu kadar incecik bir metinle okuyanlara Paris ruhunu yaşatabilmesi Mine Kırıkkanat'ın başarısıdır. Paris'i sevenlere ve bu ölümsüz kenti içinden tanımak isteyenlere çok severek tavsiye olunur.


Quiet Corners Of Paris

Fotoğraflar : Christophe Lefebure
Metin : Jean-Christophe Napias


Bu minik kitapta Paris'in gizli kalmış ufak ve sakin bahçelerini ve binaların arasında gizlenmiş pasajlarını bulabilirsiniz, elinize alıp Paris'te gezerken kullanılabilecek bir kitap.Özellikle eski pasajları bulup gezebilmek ve artistik fotoğraflar çekebilmek için çok işe yarayacak bir kitapçık

Amazon.com'dan edinebilirsiniz.


13 Kasım 2010 Cumartesi

Walks Through Lost Paris

Yazar : Leonard Pitt

Paris şehrinde, 1853 - 1870 yılları arasında Baron Hausmann imparator Üçüncü Napoleon'un arzusu üzerine  Ortaçağdan ve Rönesans devrinden kalma 20.000 binayı yıkıp yerlerine 45.000 tane yeni bina inşa etmiş.Yani bizim bildiğimiz Paris aslında 19. yüzyılda inşa edilmiş Paris şehriymiş. Bu kitapta sayısız sepya fotoğraf eşliğinde, gerçek tarihi Paris'ten kalmış caddelerde bir yolculuğa çıkıyoruz. Yani Paris'e giderken bu yanımıza alıp kitaptaki güzergahları izleyerek yürüyüş yapmamız gerekiyor. Çok çok güzel.

Amazon.com'dan edinebilirsiniz.


Paris

Fotoğraflar : Max Derhy

Paris. Kocaman bir kitap. Her bir sayfasında bir fotoğraf. Paris'ten bir manzara, bir tabela, bir yer taşı, bir duvar yazısı, bir pencere, bir çatı. İnanılmaz detaylar. Bazen aralarda bir sayfa Paris alntısı. Bu kadar saf, bol fotoğraflı Paris kitabı yoktur herhalde. Londra'ya gidip bu kitapla dönmemin sebebi budur, hem de Harrod's mağazasından almıştım:)


Art & Architecture Paris

Yazar : Martina Padberg

Bu kitap fotoğraflarla, resimlerle Paris şehrinin tarihini, bugününü, görüp keşfetmek gereken her binayı, bahçeyi, parkı, müzeyi, sarayı etraflıca anlatıyor. Bence en başarılı Paris kitabı. İçinde yok yok. Küçük ama kalın ve ciltli; okuması ve resimlerine bakması çok zevkli bir kitap.

Amazon.com'dan edinebilirsiniz.


One Thousand Buildings Of Paris

Fotoğraflar : Jorg Brockmann ve James Driscoll
Metin : Kathy Borrus

Kocaman ve siyah beyaz fotoğraflarla dolu muhteşem bir kitap. Bölge bölge Paris sokaklarında en özel, meşhur, sevilen binaları anlatıyor tek tek. Her binanın hikayesini de kısa metinlerle anlatıyor.Sayfalar boyu gerçekten Paris'de gezermiş gibi hissediyorsunuz.

Amazon.com'dan edinebilirsiniz.

The Grand Tour

Yazar : Harry Seidler, Taschen Yayınları

Bir mimarın gözünden dünayı gezmek isterseniz, işte bu kitap tam size göre. Kısaca şahane fotoğraflarla yeryüzünde ziyaret edilesi tüm yapıları gözler önüne seriyor.Türkiye'den kitaba Sultanahmet Camii, Ayasofya ve Efes alınmış. Oturduğu yerden dünyayı gezmek isteyenler için ideal bir kitap.

Taschen kitaplarını Remzi Kitapevi'nde bulabilirsiniz.


Dream Travel

Yazar : Jenni Davis

Seyyahlara adanmış muhteşem, küçük kitap. Resimler ve çizimlerle bezeli bu güzel kitap, seyahatin altın çağında; 19. yüzyılın sonlarında, seyyahların dünyayı nasıl gezdiğini anlatıyor. Lüks transatlantik yolculuklarını, Doğu Ekspresi ile esrarlı gezileri okurken geçmiş yüzyılda, paket turlar ortaya çıkmadan nasıl seyahat edildiğini öğreniyoruz.

Kitabı Londra'dan aldım.


The British Museum London

Yazar : Sheila O'Connell

Londra'daki British Museum tarafından basılmış olan bu kitapta, Londra fotoğrafları ve en güzel Londra tabloları; seçilmiş alıntılar, şiirler ve anekdotlar ile süslenmiş. Londra'ya adanmış küçük ve güzel bir kitap. Eski tablolar üzerinden şehri gezmek gibi çok hoş bir deneyim sunuyor bizlere.

Bu kitap British Museum'un web sayfasında da satılıyor.


Unutulmuş Mısır'ın İzinde (A la recherce de l'Egypte oubliéé)

Yazar : Jean Vercoutter, Yapı Kredi Yayınları, Genel Kültür Dizisi

Yapı Kredi'nin küçük minik genel kültür dizisini çok severim, seride en sevdiğim kitap, kadim Mısır'ın keşfini anlatan bu ufak ama içi dolu kitap. Önce Antik çağ seyyahları ile başlıyor, sonra Napoleon'un seferi sırasında bulunan Reşit Taşı (Rosetta Stone) ile hiyerogriflerin çözülmesi ve Mısırbilimin kurulması, Ramses'in mumyası, Tutankhamon'un mezarı derken Mısır tarihinin modern çağlarda nasıl keşfedildiğini çok zevkli bir şekilde açıklıyor. Küçük ve harika bir kitap. Resim ve çizimlerle dolu olması da cabası. Tarih, arkeoloji ve Mısır meraklılarına hararetle tavsiye olunur.


The Private Realm Of Marie Antoinette

Yazar : Marie-France Boyer ve François Halard

Bu zarif kitapta, Fransa Kraliçesi Marie Antoinette'in kısa ömrünü geçirdiği odalar, ondan kalan eşyalar, mobilyalar ve Antoinette'in sevdiği objeler anlatılıyor. Kitabı dolduran resimler ve  aydınlatıcı metin sayesinde bu trajik kraliçenin peri masalını andıran hayatında şiirsel ve estetik bir geziye çıkıyoruz.

Bu kitabı Amazon.com'dan edinebilirsiniz.


World Of Prague

Yazar : Lubos Stiburek

Ortaçağdan kalma Prag şehrinin en güzel fotoğrafları ile dolu bir kitap. Metnin İngilizce olması da bu kitabı seçmemde önemli bir etken idi. Kitabı Prag'dan aldım.


Wonders Of The World

Cube Book Serisinden

Bu kalın kübik kitabın her bir sayfası yeryüzünün bir başka harikulade bölümünün resimleri ile dolu.

Kitabı 3 genel bölüme ayırmışlar :
Treasures Of The Past : Meşhur kadim kalıntıların fotoğrafları
On The Nature Of The Universe : Yeryüzünde tabiatın yarattığı en güzel manzaraların fotoğrafları
The Signs Of Man : İnsanoğlunun inşa ettiği en güzel eserlerin fotoğrafları.

Sayfalar arasında gezinip hayallere dalmak için ideal bir kitap. Remzi Kitapevi'nde bulabilirsiniz.


11 Kasım 2010 Perşembe

Kayıp Sembol (Lost Symbol)

Dan Brown, Altın Kitaplar Yayınevi

Dan Brown'ın Indiana Jones benzeri kahramanı, Harvard'lı Simgebilim Profesörü Robert Langdon'ın ilk iki macerasını sular seller gibi, zevkle okumuş idim. Kayıp Sembol'ün çıkmasını da hevesle bekledim, çıkar çıkmaz alıp okudum ve büyük hayal kırıklığı yaşadım.

Bu kitap diğerleri gibi heyecanlı değil, sıkıcı bile olduğunu söyleyebilirim. Sadece Mason sırlarını, mason kardeşlerin ülkeyi nasıl kurduğunu, en büyük Amerika ve Mason kardeşliğini olduğunu anlatan bir kitap. Masonik kardeşlik Dan Brown'a para vermiş de böyle bir reklam kitabı yazdırmış gibi. İçinde macerası, heyecanı eksik.

Tavsiye etmiyorum, Dan Brown'ın diğer kitaplarını deneyin, bunu okumasanız da olur. Bence sıkıcı ve yavan bir roman.


Lord Edgware'i Kim Öldürdü? (Lord Edgware Dies)

Agatha Christie, Altın Kitaplar

Bir Hercule Poirot polisiyesi. Oldukça değişik çözümü ile Agatha teyzenin coştuğu kitaplardan biriydi bu. Lord Edgware zalimliği ile nam salmış oldukça zengin bir adamdır. Karısı güzeller güzeli aktris Jane Wilkinson, Lord'dan ayrılmak istemektedir ve Mösyö Poirot'dan yardım diler. Poirot güzel kadınlara hayır diyemeyeceğinden, Lord'u ziyaret edip korkutucu adamla görüşür. Ama hayret, adam boşanmaya çoktan razı olmuş, karısına da mektup göndermiştir. Jane, böyle bir mektup almadığını iddia etmektedir.

Lord öldürüldüğü gece malikanedeki hizmetçiler Jane'in o gece kocasını ziyaret ettiğini söylerler. Ama o da ne? Güzel kadının aynı gece seçkin bir grupla akşam yemeği yediği ortaya çıkar. Dava ve Poirot'nun kafası karışır ama dedektifimiz inanılmaz bir şekilde bu olayı da çözecektir.

Pek şaşırtmalı bir çözümü vardı bu cinayetin. Başarılı bir kitap.


7 Kasım 2010 Pazar

Şenlikli Bir Cinayet (The Act of Roger Murgatroyd)

Gilbert Adair, Yapı Kredi Yayınları

Kitabın orijinal adına dikkatinizi çekerim, aklınıza hemen Roger Ackroyd Cinayeti gelmedi mi? Zaten kitap klasik Agatha Christie öykülerine yapılan göndermelerle dolu, nefis bir eğlencelik, çok da zevkli bir roman.

Kırların ortasında tipik bir İngiliz malikanesinde esrarengiz bir cinayet işlenir. Tabii evdeki misafirlerin hepsi birbirinden egzantrik olmaları yanı sıra her birinin bu cinayeti işlemek için geçerli birer sebebi de vardır. Kar fırtınası sebebiyle çevreyle iletişimleri kesilmiş olduğundan (Olay 1930'lu yıllarda geçiyor ) aralarından birinin katil olduğunu bile bile yolların açılmasını beklemek zorunda kalırlar.

Bu kitabın tadına varabilmek için biraz Agatha Christie okumuş olmak gerekiyor, o tarz kitapların hafiften parodisi ve övgüsü tadında, pek lezzetli bir cinayet romanı. Çok sevdim.


17 Ekim 2010 Pazar

Büyük Dörtler (The Big Four)

Agatha Christie, Altın Kitaplar

Bir Hercule Poirot polisiyesi. Okuduğum en enteresan Poirot romanı kesinlikle bu oldu. Bu kitapta artık yaşlanmış Poirot ile önceki kitapta trendeki kızla evlenip Arjantin'e taşınmış olan Yüzbaşı Hastings, Londra'da buluşurlar. İkili Büyük Dörtler adıyla tanınan ve dnyanın en zengin, en güçlü 4 kişisinden oluşan esrarlı bir grubun peşine düşerler. Amaçları bu grubun dünya düzenini ele geçirmesini engellemektir.

Bir cinayeti değil, bir grubun kimliğini çözmeye çalışan emsalsiz bir Poirot romanı. Biraz daha uzun olsa, sonu aceleye gelmiş gibi olmasa, muazzam bir roman olurdu.Yine de Agatha teyzenin iyi işlerinden bence. Neredeyse casusluk romanı.


Dersimiz Cinayet (Murder On The Links)

Agatha Christie, Altın Kitaplar

Bir Hercule Poirot polisiyesi. Poirot Fransa'da sayfiyede yaşayan oldukça zengin bir adamdan iş teklifi alır. Dostu Arthur Hastings ile beraber adamın villasına gittiklerinde, Mösyö Renauld'nun öldürüldüğünü öğrenirler. Renauld'nun asil karısı, isyankar oğlu, komşu villadaki tehlikeli hanım ile onun göz kamaştıran kızı, bunların olaylara ilişkileri nedir? Bir de Hastings'in trende tanıştığı esrarlı kıza aşık olması olaya tüy diker.

Enteresan bir çözümü olan cinayet hikayesi. Arthur Hastings'in karısıyla nasıl tanışıp evlendiğini anlatması bakımından da ilginç.


Roger Ackroyd Cinayeti (The Murder of Roger Ackroyd)

Yazar : Agatha Christie, Altın Kitaplar

Bir Hercule Poirot polisiyesi. Agatha Christie seviyorum diyen birinin bu kitabı okumaması düşünülemez, misal ben. Bunca senedir dikkatimden kaçmış olan Roger'ı Çavlan'ın tavsiyesi üzerine okudum ve de hala şaşkınım, ben bunca zamandır, bu kitabı nasıl es geçmişim?

Olay tipik Agatha teyze maceraları gibi başlıyor. King's Abbott köyünde, o civarın zenginlerinden Bay Ackroyd , malikhanesinde esrarlı bir şekilde ölü bulunur. Hikayeye karışan dul yenge, genç üvey oğlan, güzeller güzeli kuzen, esrarlı hizmetçi davayı iyice karıştırırlar. Gelgelelim yaşlı Mösyö Poirot emeklilik günlerini geçirmek için tam da bu köyü seçmiş, sakız kabağı yetiştirirken , köy doktoru ile beraber cinayeti araştırmaya başlamıştır.

Finalinde heyecandan çığlık attıran, harika bir polisiye.


9 Ekim 2010 Cumartesi

İskemlede Beş Ceset (One Two Buckle My Shoe)

Yazar : Agatha Christie, Altın Kitaplar

Bir Hercule Poirot polisiyesi. Saygıdeğer ve başarılı bir diş hekimi, muayenehanesinde ölü olarak bulunur. O gün doktora gelmiş olan çeşitli hastaların her biri bu cinayeti işlemiş olabilir ama hangisi? Ne şans ki, ölürülen Doktor Morley'in hastaları arasında Belçikalı detektifimiz de bulunmaktadır. Poirot bu olayı haddinden fazla karışık bulmaktadır.

Kitabın basımını sevmedim. Bir sürü imla yanlışları var (dahi anlamına gelen de'lerin ayrı yazılması kuralı bile ihlal edilmiş) Çeviriden mi bilmem, bazı tutarsızlıklar var cümlelerde. Sıkıcı bir kitap, ancak cinayetin çözümü oldukça karışık ve başarılıydı.


4 Ekim 2010 Pazartesi

Binbir Gece Masalları

Çeviri : Alim Şerif Onaran

Masal çok severim. Küçükken peri masallarına, Grimm kardeşlerin, Andersen'in masallarına bayılırdım. Tabii biraz büyüdüğümde Binbir Gece Masallarını okumak farz oldu.

Ben bu masalların Alim Şerif Onaran tarafından Fransızca baskıdan Türkçe'ye çevrilmiş, AFA yayınlarının 16 ciltlik kuşe kağıt versiyonuna sahibim. (Babam sağolsun) Hatta birinci cilt Onaran tarafında imzalı, ne güzel değil mi?

Masallar kesinlikle çocuklar için değil, onu hemen söyleyelim. Şehrazat'ın anlattığı, ucu bucağı belli olmayan, hikaye içinde hikaye geçen, inanılmaz masallar aşk, erotizm, seks, genç oğlan fantazileri ile dolu.

Şehrazat'ın bir varmış, bir yokmuşuyla başlayan bu inanılmaz macerayı herkes birgün tatmalı.


Hayaletin Garip Huyları (Night Shift)

Yazar : Stephen King, Altın Kitaplar

Stephen King'in kısa hikayelerinden oluşan bu kitap, herhalde adamın dehasını en güzel gösteren eserlerdendir. Roman değil de hikaye yazıp bizi aynı şekilde germek herhalde her babayiğidin harcı olmasa gerek.

Çok yıllar önce okuduğum bu hikayelerden unutamadıklarım var, mesela malikhanenin altında yaşayan kör canavar... brrrrr. Mesela sigarayı bırakmaya çalışan adam.... mesela karısını öldüren serserilerden intikam almak için hortlak çağıran öğretmen... mısır tarlalarındaki çocuklar... ve tabii en fecisi ... UMACI

Anneeeeeee!!!!


Ruhlar Dükkanı (Needful Things)

Yazar : Stephen King, Altın Kitaplar

Muhteşem bir Stephen King romanı. Bunu okuduğumda lisede miydim neydim. Evde hasta yatıyordum. Kitabın ortalarında 2 karakter satır ve baltayla birbirlerine girdiler ve bu sahne o kadar detaylı anlatılmıştı ki, hastalığın da etkisinden olsa gerek midem ağzıma gelmiş idi dostlar.

Bu kitap küçük bir kasabada açılan enteresan bir dükkanı anlatıyor. Dükkanın sahibi Leland Gaunt isminde egzantrik bir adamdır ve kasabadaki herkese tam ihtiyacı olan şeyi satmakta üzerine yoktur. Adam sanki kasabalının ciğerini okumakta ve insanların hiç dile getirmedikleri ihtiyaçlarını sezerek, tam da gereken şeyi satmaktadır onlara. Sonunda tabii bütün kasaba birbirine girer. Bu tarz sevenlerin kaçırmaması gereken mükemmel bir roman.


Hayvan Mezarlığı (Pet Sematary)

Yazar : Stephen King, Altın Kitaplar

Stephen King'i Dean Koontz'a nazaran daha yaratıcı bulmuşumdur. Ancak Koontz'un kitapları hep mutlu sonla biterken; King'in romanları belirsiz, açık uçlu sonlarla biter, biraz boşlukta kalabilirsiniz.

Yıllar yıllar önce okuduğum bu kitap karısı, oğlu, kızı ve kedisiyle Maine'e taşınan Doktor Louis'in hikayesini anlatıyor. Louis karşı komşu yaşlı beyazmca ile ahbap olur, amca ona eski maine ve kızılderili hikayeleri anlatmaktadır. Bir gün, karısıyla çocuklar evde yokken kedinin cesedini bulurlar. Yaşlı adam Louis'e kediyi hayvan mezarlığına gömmesini söyler.
Kedi ertesi gün geri gelir...

Anneeee!!!!!

kesinlikle okunması gereken bir Stephen King şaheseri.


3 Ekim 2010 Pazar

16:50 Treni (4.50 FromPaddington)

Yazar : Agatha Christie, Altın Kitaplar

Bir Miss Marple polisiyesi. Yaşlı Bayan McGillicuddy, Noel alışverişinden dönerken trende işlenen bir cinayete şahit olur ama kimseyi gördüklerine inandıramaz. Arkadaşı amatör dedektif ve de kızkurusu Miss Marple'a olanları anlatınca Miss Marple olayı araştırmaya karar verir. Kendisi biraz elden ayaktan düşmüş olduğundan, son derece zeki bir kadın olan Miss Lucy Eyelesbarrow'dan yardım ister. Lucy, kanıt bulmak için kahya olarak demiryolu kenarındaki araziilerin sahibi olan ailenin yanında işe başlar.

Harika Lucy Eyelesbarrow karakteri ile mükemmel bir polisiye.