29 Mayıs 2011 Pazar

Kavim

Ahmet Ümit, Everest Yayınları (Önceki basımı Doğan Yayınları)

Bir Başkomiser Nevzat polisiyesi. Nevzat ve ekibi dinsel bağlantıları olan bir cinayet vakasıyla karşılaşır. Maktül haç şeklinde bir haçerle bıçaklanmış, başunuca bırakılan İncil'den manidar bir cümlenin altı kanla çizilmiştir. İncil'in diğer bir sayfasına ise yine kanla "Mor Gabriel" yazılmıştır.

Ekip olayı inceledikçe, Anadolu'da yüzyıllardır varolan kadim dinlerin ve sır inanışların içine girerler. Süryaniler, Nusayriler, Aramiler, Hıristiyanlığın doğuşu gibi konuları araştırıken bir cinayet daha işlenir. Şimdi Güneydoğu ve terör, Kürtler ve Türkler, bu topraklarda yaşayan kavimler de olaylarla ilgili görünmektedir. Çok geç olmadan bu cinayetlerin arkasındaki sır perdesini kaldıran kadim olaylarıın üzerindeki örtüyü kaldırabilecekler midir? Bu esnada arapsaçına dönen kendi gönül işlerini de çözmeleri gerekmektedir.

Olağanüstü bir roman Kavim. Birkaç saatte okudum, hem bu lezzetli sayfalar tükenmesin, biraz daha okuyayım dedim; hem de korkunç bir merakla, bir an evvel olayların çözümünü öğrenmek için sabırsızlanarak okudum. Polisiye olarak kusursuz, edebi bir roman olarak mükemmel. Hararetle tavsiye ediyorum. Hem polisiye severlere, hem de Türk edebiyatı severlere.

Bence Ahmet Ümit'in başyapıtı.

"Gerçek olduğunu biliyorum Nevzat. O yüzden gidiyorum ya buralardan. Beni hayata bağlayan bağlardan birisin, diyorsun. Belki bencillik ama ben o hayatın kendisi olmak istiyorum. Çünkü benim için o hayatın kendisi sensin."





24 Mayıs 2011 Salı

Sihirli Ev (House of Many Ways)

Diana Wynne Jones, İthaki Yayınları

İthaki yayınları, Şato serisinin üçüncü ve maalesef son kitabı Sihirli Ev'i de fazla zaman geçirmeden yayınlayarak beni pek memnun etti. Serinin bu kitabında yaramaz büyücü Howl, karısı Sophie ve yaşadıkları şatoyu yürüten ateş cini Calcifer yine bizlerle oluyor. Ama hikayenin baş kahramanı başkası.

Charmain kitap okumayı çok seven, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayan genç bir kızdır. Saray büyücüsü olan büyük-büyük amcası William hastalanınca, elfler William'ı alıp götürür. Büyük amcası dönene kadar Charmain büyücünün evine gözkulak olmak üzere bu sihirli eve taşınır. Ev aslında bir labirenttir, odaları zamanı ve mekanı bükebilmektedirler. Charmain aynı zamanda ülkenin kralına mektup yazarak kütüphanesinde ona yardım etmek için izin istemiştir. Kral'dan cevap alıp saraya gittiğindeyse enteresan bir şeylerin peşine düşmüş olan Howl, Sophie ve Calcifer ile karşılaşır. Böylece kalabalık ve curcunalı maceraları başlar.

Belki de seride en çok bu serüvenden zevk aldım, çok hareketli ve renkli bir kitap. Bu seriyi okuyanlar kaçırmasın.


22 Mayıs 2011 Pazar

Fedailerin Kalesi Alamut (Alamut)

Wladimir Bartol, Yurt Yayınları

Ezel dizisinde Ramiz Dayı "Hassan Sabah'ın hikayesini bilir misin yeğen" dediğinden beri bu romanı okumak istiyordum. Haftasonu 2 gecede okuyup bitirdim. Kitap 500 küsur sayfa olduğu halde çabucak okunan sade bir anlatımı var. İçerik olarak ise açıkçası hayal kırıklığına uğradım. Bence vasat bir roman Alamut.

Hasan Sabbah, İran'da yalçın bir dağın tepesindeki Alamut kalesinde bir avuç askeri ve fedaileri ile hüküm sürmüş bir tarikat lideridir. Ömer Hayyam ve Büyük Selçuklu Veziri Nizamülmülk'ün çağdaşıdır. Nizamülmülk ve Sultan Melikşah'a isyan etmiş; emrindeki fedailerin haşhaş ile beyinlerini yıkayıp onlara cennet bahçelerini vaad ederek kendisi için gözünü kırpmadan ölüme atlayan Haşhaşileri yaratmıştır. Bu Haşhaşilerin tarihin ilk suikastçileri olduğuna inanılır.

Roman Alamut kalesine getirilen köle kız Halime ve fedai adayı Avni ile başlıyor. İlk 140 sayfa bu iki gencin ayrı ayrı öykülerini okuyup kaledeki işleyişi farklı yönlerden öğrenmiş oluyoruz. Sonra ortaya çıkan Hasan Sabbah 20 yıldır kurduğu oyununu bu insanlar üzerinde oynamaya başlıyor. Oturduğu yerden suikastçileri aracılığı ile Nizamülmülk'ü ve Melikşah'ı öldürüyor. Kitap sadece bu bir kaç aylık süreci anlatmakta.

Kitabın başındaki köle kız ve harem kısımlarını gayet eski moda ve baygın buldum. Belki de sebebi tercümedir, bilemedim. Sonrasında ise açıkçası ben daha sert, daha entrikalı, aksiyonu oyunu bol bir kitap hayal etmiştim. Öyle olmadı. Bütün kitap Hasan Sabbah'ın fedailerinin haşhaşla beyinlerini sulandırıp aslında kalenin arkasında kendi yarattığı sahte cennet bahçesi ile adamları kandırması üzerine kuruluydu. Bu açıdan tam bir hayal kırıklığı oldu.

Alamut yerine Semerkant'ı tavsiye ediyorum meraklılarına.



16 Mayıs 2011 Pazartesi

Sis Ve Gece

Ahmet Ümit, Doğan Kitap

Sis ve Gece okuyup okumadığımı anımsamadığım eski Ahmet Ümit romanlarından biri. Haftasonu kitabı okudum ve finale geldiğimde kitabı daha önce okumuş olduğumu düşündüm. Fakat hiç önemli değil, çünkü akıcı dili ve çarpıcı sürpriz finaliyle okuması çok zevkli bir roman bu.

İstihbaratçı Sedat, Güzel Sanatlar öğrencisi ve kendinden hayli genç Mine ile gizli kapaklı bir ilişki yaşamıştır. Zamanla Mine Sedat'dan soğumuş ve ilişkilerini bitirmiştir. Sedat sisli bir gecede bir örgüt evi baskınına gitmiş, sonraki günlerde ise Mine esrarengiz şekilde ortadan kaybolmuştur. Sedat genç kızın yeni sevgilisi ve eski örgüt üyesi Fahri'den şüphelenirken güpegündüz suikaste uğrar. Yaralı olarak kurtulduğundaysa hem uğradığı saldırıyı, hem de Mine'nin ortadan kayboluşunu araştırmaya koyulur. Bu esnada İstihbarat Teşkilatı'nda kazanlar kaynamaktadır. Peki Mine'nin kaybolmasının örgütle alakası var mıdır?

Kesinlikle okumaya değer, gayet zevkli bir Ahmet Ümit polisiyesi. Yazarın 1996 yılında yayınladığı ilk polisiye romanı aynı zamanda.  Ayrıca yabancı dilde yayınlanan ilk Türk polisyesi imiş.

14 Mayıs 2011 Cumartesi

Puslu Kıtalar Atlası

İhsan Oktay Anar, İletişim Yayınları

2007'de aldığım ve yıllardır kütüphanede sararıp solarak okunmayı bekleyen bu kitabı geçen haftasonu yutarcasına okudum. Nihayet! Bunca sene niye okumamış olduğumu da bir türlü anlamadım. Çünkü Puslu Kıtalar Atlası tam benim hayallerimdeki roman!

Kitap birbirine giren bir maceralar sarmalı. Olaylar 17. yüzyılda İstanbul'da, o zamanki adıyla Konstantiniye'de geçiyor. Kahraman levent Arap İhsan'ın akrabası Uzun İhsan ve onun oğlu Bünyamin'in yanına gelmesi ile bu şaşırtıcı hikaye başlıyor. Daha sonra sadece ana tiplerin değil, öyküye karışan irili ufaklı bir yığın karakterin hafiften fantastik, inanılmaz hikayelerini okuyoruz. Lağım kazıcılarla sefere çıkıp Konstantiniye'de hüküm süren çatlak dilenci tayfası ile haşır neşir oluyor; istihbarat teşkilatının nasıl kurulup o yıllarda nasıl işlediğine tanık oluyoruz. Büyüleyici bir dünya gözlerimizin önünde yükseliyor : 17. yüzyıl İstanbul'unun yeraltı dünyası! Beri yandan Bünyamin'in hayatını da takip ederek onu yeraltına indiren akılalmaz maceralar silsilesinde adeta Bünyamin'e eşlik ediyoruz. Bu esnada birbirinden renkli ve çarpıcı tipler etrafımızda dolanıyor : Hınzıryedi, Alibaz, Ebrehe... Ve bitmesin, bitmesin dedirterek kitabımız sürprizlerle sona eriyor.

Bolca fantastik öğeleri de barındıran tarihi bir roman. Yazım dilinde aralarda son derece usturuplu Osmanlıca kelimeler kullanması ayrı bir zevk veriyor. Bir Türk yazarın dünyaya getirdiği bu başyapıt, mutlaka okunmalı.

Yazarın diğer kitapları :
Kitab-ül Hiyel
Efrasiyab'ın Hikayeleri
Amat
Suskunlar

13 Mayıs 2011 Cuma

Doktor Proktor'un Osuruk Tozu (Doktor Proktors Prompepulver)

Jo Nesbo, Pegasus Yayınları

Kapağındaki totosundan haşmetli bir osuruk patlaması salan minik yavrucak çizimiyle aklımı çelmişti bu tatlı kitap. Konusu da tam çocuklara göre: Mahallenin uslu kızı Lise, karşı eve taşınan tuhaf oğlancık Çörek ile arkadaş olur. İkili mahallenin çılgın dahisi Doktor Proktor ile muhabbeti ilerletip mucidin şahane icadı osuruk tozunu denemeye başlarlar. Saldıkları muhteşem osuruk patlamaları ile başları dönen ufaklıklar tozu diğer arkadaşlarına satmaya başlayınca olaylar karışır, işin içine gaddar kardeşler ve devasa bir anakonda bile bulaşacaktır ama Norveç'in milli bayramı olan 17 Mayıs günü herşey inanılmaz patlamalı ve de gürültülü şekilde yoluna girecektir.

Bu yüzde yüz, tam bir çocuk kitabı. Dili olduka basit, alabildiğine hafif, çocuklar için çok da eğlenceli. Alıp okuduktan sonra yavrunuza ya da yeğenlerinize filan verirsiniz. Fakat kuşe kağıda baskısı ve kitabı dolduran çizimleriyle, belki de sahip olmak isteyeceğiniz güzel bir kitap bu aynı zamanda. Ben güzel çizimleri için benimkini saklayacağım. Ama bir daha okumaya da gerek yok.