29 Nisan 2012 Pazar

Sultanı Öldürmek

Ahmet Ümit, Everest Yayınları

Sultanı Öldürmek, İstanbul Hatırası'ndan beri heyecanla beklediğimiz yeni Ahmet Ümit romanı. Kitabı ilk çıktığı günlerde aldım, büyük hevesle okumaya başladım.

Romanımızın anlatıcısı, yaşını başını almış bir eski İstanbul beyefendisi, tarih profesörü Müştak Serhazin. Müştak Bey iri yarı yapılı bedeninde inanılmaz saf, yumuşak bir kalbe sahip naif bir adam. Hayatının biricik aşkı, kendi gibi tarihçi sevgilisi Nüzhet onu terkedip Amerika'ya gittiğinden beri Müştak kendine gelememiş. Tam 21 sene onu terkeden bu kadını hayal etmiş, onu beklemiş. Ve nihayet karlı bir İstanbul gecesinde, 21 sene sonra Nüzhet'le karşıkarşıya geldiğinde göreceği şey kadının cesedi! Boğazına saplanmış bir mektup açacağı ile öldürülmüş Nüzhet, mektup açacağının sapında ise Fatih Sultan Mehmet'in tuğrası var.

Müştak, Nüzhet'in cesedini bulduğu esnada bir şey farkeder. Enteresan tezleriyle her zaman ilgi çekmeyi başaran Nüzhet; Fatih ve Baba Katilliği konusunu araştırmaktadır. Yoksa şehirlerin kraliçesi İstanbul'u fethederek tarihe geçen ulu hakanı baba katili olmakla mı suçlamaktadır Nüzhet? Müştak kendini tarihle ve cinayetle örülü çapraşık olaylar içinde bulur. Başkomiser Nevzat ve ekibi de cinayetin peşine düşerler.

Sultanı Öldürmek, bir Başkomiser Nevzat polisiyesi değil. Bu tamamen Müştak Serhazin'in hikayesi. Olan biteni onun içsesinden dinliyoruz. Bu sebepten olacak, romanın ilk 100 sayfasında çok sıkıldım, sayfalar geçmek bilmedi, benim için fazla psikolojik idi bu kısım. Hatta okurken "Orhan Pambık mı okuyorum, Ahmet Ümit mi okuyorum?" diye düşündüm sürekli. 150. sayfadan sonra kitap açıldı, özellikle Fatih Sultan Mehmet ekseninde dönen olaylar ve İstanbul'un fethinin anlatıldığı sayfalar müthişti, ilk 150 sayfa iki haftada, kalan 400 sayfa 1 gecede bitti. Ve finale heyecanla bağırdım. Polisiye olarak yazılmamış bu romanın fevklade polisiye bir finali vardı, bu da Ahmet Ümit'in harika kaleminin başarısıdır.

Kitabın arka planında Ahmet Ümit'in İstabul'a; bu en çok arzulanmış eşsiz kente duyduğu büyük aşkı var gücüyle hisettim. Belki de Ahmet Ümit'le paylaştığım bu ortak aşk yüzünden seviyorum bu yazarı kim bilir?

İstanbul'un fethi ve Fatih Sultan Mehmet arka planında terkedilmiş, kimsesiz bir adamın iç dünyasını anlatan psikolojik bir roman Sultanı Öldürmek. Beklenmedik finaliyle asla unutlmayacak bir roman oldu benim için. İyi ki okumuşum. Ellerine sağlık Ahmet Ümit!

Ortaçağın bu en görkemli kalesi, Osmanlılar tarafından son kez kuşatılıyordu. Ama ilk top ateşlenmeden önce Mehmed, elçilerini Konstantin'e gönderdi. Şehri teslim ederlerse kimsenin canına ve malına zarar gelmeyeceğini, imparatorun sağ ve salim olarak istediği yere gitmesine izin verileceğini, halkın ise hayatına eskisi gibi devam edebileceğini bildirdi. Ama İmparator ve Konstantinopolisliler korkak insanlar değillerdi, belki de hala Papalıktan gelecek yardıma güveniyorlardı; şehirlerini telim etmektense ölmeyi yeğleyeceklerini söylediler. Bu cevabı alan genç padişahın önünde, cenkten başka yol kalmamıştı.


15 Nisan 2012 Pazar

Kül Olmuş Gölgeler (Burnt Shadows)

Kamila Shamsie, Bilge Kültür Sanat

Kitabımız Amerika'nın Nagazaki'ye atom bombası attığı o feci gün başlıyor. Genç Hiroko, saldırıdan sağ salim kurtulmayı becerse de hayatı tepetaklak oluyor. Aşık olduğu, evleneceği sevgilisi Konrad'ı kaybediyor saldırıda. Ama Hiroko yeni bir hayat kurabilecek kadar güçlü, hayatta kaldığı için pişmanlık duymayacak kadar cesur; Konrad'dan kalan hatıraların peşinde Hindistan'a gidiyor. Orada yeni dostluklar ve hatta beklenmedik yeni bir aşkı bulacak, yine diyar diyar göçecek. Yaşadığı acımasız saldırının izlerini ömür boyu vücudunda taşıyan bu kadın, yıllar sonra bambaşka bir şiddete de tanık olacak. 11 Eylül saldırısına.

Kitap aslında iki ailenin içiçe geçmiş hikayesi gibi. Konrad'ın üvey kızkardeşi ile onun asil İngiliz kocası bir aile; Hiroko ile yeni kocası diğer aile. Hikaye onların çocuklarına hatta torunlarına kadar uzuyor. Karşılaştıkları  her yıkımda Hiroko bir kere daha savaşın anlamsızlığını, acımasızlığını, yanlışlığını görüyor.

Bu kitap hakkında zorlukla yazdım, çünkü çok sevmedim romanı. Yarım da bırakmadım neyse, okuyup bitirdim. Kapağı çok hoşuma gitti bir de. Kitabın savaş karşıtı insancıl ruhunu takdir ettim. Yine de sıkıldım okurken. Eski tip aile sagalarından ve dramlardan hoşlananlar tercih edebilir Kül Olmuş Gölgeler'i.