20 Haziran 2012 Çarşamba

Gece Sirki (The Night Circus)

Erin Morgenstern, Pegasus Yayınları

Gece Sirki, en basit yoldan 2 büyücünün, Celia ve Marco'nun hikayesi. İkisi de kendilerini bir oyuna kısılmış buluyorlar. Birbirlerini hiç tanımadan sonsuz bir mücadele içine girecekler ve bütün hünerlerini sergilemek zorundalar. Oyun alanları ise inanılmaz Gece Sirki olacak. Bu sirk diğer sirklere hiç mi hiç benzemiyor. Tek bir büyük çadırdan ibaret değil bir kere, her biri inanılmaz gösterilerle, akıl almaz büyüleyici oyunlarla dolu bir sürü çadırlardan oluşan muazzam bir topluluk. Gece ansızın beliriveriyor, bir sabah birden bire yok olup başka bir şehirde ortaya çıkıyor. Gösteriler devam ediyor ama Celia ve Marco'nun düellosu da hiç bitmiyor. Sirkin ve genç büyücülerin akıbetini öğrenmek için kitabı okumak gerek.

Gece Sirki bu sene en sevdiğim kitaplar arasında başı çekiyor şimdilik. Sayfaları içinde kayboldum, kendimi sirkte şaşkın şaşkın gezer buldum. Yazar, hayal gücünü salıp koyvermiş, bize de onun dünyasında kaybolmak düşüyor.

Sirkleri, illüzyonistleri ve sihri seven herkes mutlaka okumalı.


17 Haziran 2012 Pazar

22 / 11 / 63 (11 / 22 / 63)

Stephen King, Altın Kitaplar

Stephen King, lise yıllarımın vazgeçilmezi idi, Agatha Christie ile beraber. En son 90'ların başında Oyun ve Ruhlar Dükkanı kitaplarını okumuştum, ikisini de çok sevdiğim halde tekrar bu yazarın bir kitabını okumam için 20 sene geçmesi gerekti.

Yazarımızın son çıkan kitabında zamanda yolculuğu konu ettiğini öğrenince hemen okumak istedim, oldukça ilgimi çeken bir mevzu zaman yolculuğu. Kitabı Remzi'de görür görmez aldım ve okudum.

22/11/63 epey kalın, 808 sayfa. Okuduğum en kalın Stephen King romanı olsa gerek. Başı ve ortalara kadar çok hevesle okudum, epeydir işten eve gelip televizyonu kapatmamı sağlayan, 22/11/63 gibi uykuya meydan okutan bir kitap okumamıştım diyebilirim. Kitabı bitirebilmek içinse Cumartesi günü öğlenden gece 2'ye kadar okumam gerekti. Çünkü gerçekten oku oku bitmiyor, ortalarını geçtikten sonra "azıcık daha kısa olsaymış iyiymiş" dedim. Ama son 200 sayfada kendimden geçtim, o kadar heyecanlandım ki, ara vere vere okudum kitabı. Sanki müthiş bir aksiyon filmi gözlerimin önünde canlanıyordu. Bir an bile sıkılmadan okudum. Kitabın geneli için de bunu söyleyebiliriz, biraz uzun tutulmuş birkaç kısım olduğunu kabul ederek.

Çok kısaca konusundan bahsedecek olursam, Jake Epping 30'larında, sıradan bir İngilizce öğretmenidir. Kasabadaki küçük burger lokantasında, Al'ın Yerinde şişkoburger yemeyi sever. Bir akşam Al onu restorana çağırdığında ise çok şaşıracaktır, daha dün gördüğü adam tanınmaz haldedir. Al, Jake'e büyük sırrını verir, restoranın kilerinde geçmişe, 1958 yılının 9 Eylül sabahına giden bir tavşan deliği vardır. Geçmişe gidip orada yıllarca kalan Al, hastadır ve Jake'den kendi yerine geçmişe gidip birkaç sene orada kalarak imkansız gibi görünen bir şey yapmasını ister: John F. Kennedy suikastını önlemesini. Jake geçmişten oldukça etkilenmiştir, uzun etekli şapkalı hanımlar, birbirine selam veren insanlar, sürekli çalan cep telefonu ya da zaman öldürten internetin olmaması onu büyülemiştir. Al'ın teklifini kabul edip tavşan deliğinden geçer ve JFK suikastini engellemek için çalışmaya başlar. Onu düşündüren tek şey ise Kelebek Etkisidir, yani yaptığı eylemlerin gelecekteki yansımaları...