25 Ocak 2015 Pazar

Gökteki En Parlak Yıldız (The Brightest Star in the Sky)


Marian Keyes, Artemis Yayınları

Çeviri : Zeynep Heyzen Ateş



Marian Keyes'in geçen sene okuduğum Amma Hoş Adam kitabını çok beğenmiştim. Hem eğlenceli hem dokunaklı idi. Gökteki En Parlak Yıldız ise azıcık hayal kırıklığı yaşattı, çünkü o eğlence kısmını bu kitapta bulamadım. Salt dram kısmı ağırlıkta idi.

Kitabımız Dublin'de Yıldız Yolu 66 numarada yaşayan insanların hayatlarının 60 gününü anlatıyor. Giriş katında genç çift Matt ve Maeve yaşıyor. Onların üstünde ihtiyar Jemima ve sevgili köpeği. Üçüncü katta iki hüzünlü Polonyalı göçmenle cüretkar ve de pervasız taksi şöförü Lydia oturuyor. En üst kat ise kararsız sevgilisinin peşinden koşmaktan yorulmuş, topuklu ayakkabısız gezmeyen 40 yaşındaki Katie yaşamakta.


Kitapta anlatılan 60 gün boyunca bu insanların hayatlarını, bir miktar da geçmişte olanları okuyoruz. Sonunda her şey ortaya çıkıyor. Sıkılmadan okunabilir ama ben biraz daha komedi öğesi isterdim bu kitapta.





Tek Ayağı Mezarda (One Foot In The Grave)

Jeaniene Frost, Artemis Yayınları

Çeviri : Mehmet Karaosmanoğlu


Gece Avcısı Serisi, 2.Kitap


İlk kitaptan 4 sene sonra geçen yeni macerasında, yarı insan yarı vampir kahramanımız "Kedicik" Catherine Crawfield, FBI'ın gizli bir biriminde ekip lideri olarak çalışmaktadır.  Emrindeki adamlarla vampir avlayan Kızıl Melek'in namı gece yaratıkları arasında alıp yürümüştür. Cat, çok güçlü bir düşmanı kızdırınca hayatı tehlikeye girer. Bones'un geri dönmesi kafasını daha fazla karıştırır. Eski günlerdeki gibi beraber çalışmaları mümkün müdür?


Ben seviyorum bu seriyi, şöyle Pazar günü yayılıp okunacak hareketli, aşklı meşkli hem de vampirli bir seri. Üstelik vampirlere yaklaşımı da yeterince saygın. Erotik unsurlar taşıyan "urban fantasy" türünü seviyorsanız kaçırmayın.








11 Ocak 2015 Pazar

Gölge Ateşi (Shadowfever)


Karen Marie Moning, Artemis Yayınları

Çeviri : Egemen Özkan


Ateş Serisi 5.Kitap



Ateş Serisinin son kitabı tuğla kadar, neredeyse 800 sayfa. Ve çevirisi berbat! Öyle ki, salt Epsilon'dan çıkan ilk üç kitapla değil, Artemis'ten çıkan serinin bir önceki kitabı ile bile çelisiyor. Yani Harry Potter okurken her ciltte o özel terimlerin; yazarın yaratığı dünyaya ait obje isimlerinin değiştiğini düşünün. Bir kitapta kaymakbirası, berikinde yağlıbira filan yazdığını düşünün. O denli kötü işte çeviri. Ay imla da rezalet, kimse okumadı mı bu kitabı basmadan önce, apostrofların bu denli feci kullanıldığı başka bir kitap okumamıştım. Bu sebeplerden dolayı kitabı okumak eziyete dönüştü.


Aslında kitap gerçekten zevkli ve akıcı, Mac artık 0.5 versiyona yükselmiş, yani alabildiğine güçlü bir savaşçı. Druid rahipleri, Jericho ve adamları, V'lane ve aydınlık Fae ile Sinsar Dubh peşinde son ölümcül savaşı veriyor. Kafayı seksle biraz fazla bozmuş gelebilir, habire Jericho öyle seksi, V'lane böyle seksi, seks seks seks muhabbeti geçiyor. Yapacak bir şey yok, ya bunu kabullenip bu seriyi okuyacaksınız, ya da seksli kitap istemem deyip Ateş Serisinden uzak duracaksınız.


Yazarın yarattığı fantastik Fae dünyasına inandım ben, bu dünyanın içine girebildim. Kahramanımızın Barbie bebekten Dominatrixe dönüşümünden de oldukça keyif aldım. Fae evreni ile yeryüzündeki gerçekliğimizin çarpışması ve dünyada yaşamın altüst olmasını okuma oldukça heyecanlı idi. Eğer adam gibi çevrilmiş olsa, çok daha zevkli bir okuma olacaktı Ateş Serisi.







Rüya Ateşi (Dreamfever)


Karen Marie Moning, Artemis Yayınları

Çeviri : Barbaros Bostan


Ateş Serisi 4.Kitap


Serinin 4.kitabında bizi nahoş bir sürpriz bekliyor : Yayınevi değişmiş! Dolayısı ile çevirmen de değişmiş! Hoş, Epsilon'un yayınladığı ilk 3 kitabın 2 farklı çevirmeni vardı ama çevirilerinde kesinlikle bütünlüğe sahiptiler. Ayrıca Epsilon versiyonlarında her kitabın başına koydukları tanımlar, bizim fantastik ve mitolojik yaratıkları daha iyi kavramamızı sağlıyordu.


Artemis yayınları, dördüncü cildi çevirirken ilk 3 kitabı hiç okumamış herhalde. Sonuçta yazarın yarattığı dünyaya ait pek çok özel sözcük var ve bunların hepsini değiştirmişler dördüncü kitapta! Fae bile olmuş sana peri! Melunlar Unseelie! Gerçekten hayal kırıklığına uğrattı çeviri beni.


Yine de karakterin gelişimi ve olayların heyecanlı  ilerleyişi sayesinde kitabı merakla okuyorsunuz, tabii her sayfada "ya sabır" çekerek :)







İntikam Ateşi (Faefever)


Karen Marie Moning, Epsilon Yayınları

Çeviri : Aylin Kalav


Ateş Serisi 3.Kitap


MacKayla Kane, kızkardeşi Alina'nın ölümünü araştırmak için Dublin'e geldiğinde hiç bilmediği bir dünyaya girmek zorunda kalmıştır: Fae Dünyası. Aydınlık Fae ve Melun Fae, bizim dünyamızla Fae gerçekliğini ayıran duvarın berisinde yaşarken; bir zamanlar Fae olan hain Lord Master Melun hapishanesinin duvarlarını zayıflatır ve melunlar dünyaya gelmeye başlar. Mac, haberi olmasa da, Fae'yi görebilen Sidhe-kahini soyundan gelmektedir. Melun Kralının en karanlık, en kötücül bilgilerini hapsettiği kutsal kitap Sinsar Dubh'ı hissetme yeteneğine sahiptir. Bu kitabı elde etmek isteyen pek çok varlık Mac'i istese de istemese de kendi taraflarına çekmeye çalışır. Esrarengiz kitapçı Jericho Barrons...  harikulade güzelliği ile nefes kesip Mac'i baştan çıkartan ölümcül-seks-fae prens V'lain... Mac'in ablasyla sevgili olan Lord Master... Yakışıklı İskoç Christian... Mac'den nefret eden ve kutsal tapınakta yaşayan Sidhe kahinleri...


Yaşadığı mücadeleler Mac'i, tırnaklarını pembeye boyayıp rengarenk kıyafetlerle etrafta dolaşan Gökkuşağı Kız'dan, kara derilere bürünmüş savaşçı, acımasız Mac'e dönüştürmektedir. Cadılar Bayramı geldiğinde ise Mac'in dünyası paramparça olur.


Bu kitapta Mac'in karanlık yönü iyice güçleniyor, ilk iki kitaptan daha çok sevdim İntikam Ateşini. Ayrıca olaylar gerçekten gelişmeye başladı. Yazarın dili oldukça akıcı. Benim için okuması çok zevkli bir fantastik macera Ateş Serisi.







4 Ocak 2015 Pazar

Bülbülü Öldürmek (To Kill A Mockingbird)


Harper Lee, Sel Yayıncılık

Çeviri :Ülker İnce



Bülbülü Öldürmek kitabının daha önce Altın Kitaplardan çıkan baskısını okumuştum. Sel Yayınlarının yeni bir çeviriyle tekrar bastığını görünce, bir kere daha alıp okumadan edemedim. Haliyle iki basım arasında karşılaştırma yapmak kaçınılmaz oldu.


Altın Kitaplar baskısı 319 sayfa, Sel Yayıncılık baskısı 355 sayfa. Biliyoruz ki, Altın Kitaplardan okuduğumuz Agatha Christie kitapları yıllarca kuşa çevrilerek tercüme edilmiş dilimize. Dolayısı ile bu kitapta da bazı kısaltmalara gidilmiş olabileceğini varsayıyorum. Rastgele bir bölüm açıp kontrol ettim. Anlaşılan o ki, Altın Kitaplar kimi detayları gereksiz görüp kitaptan kaldırmış. Bazı noktalarda da çok incelikli bir çeviri yapılmamış.



DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Altın Kitaplar, Özay Süsoy çevirisi

Geri kalan okul günlerim, ilk günkünden farklı geçmedi. Dewey Ondalık Sistemi adı verilen sistem, ilk yılın sonunda bütün okula yayılmıştı. Onun için, bu yöntemi başka eğitim yöntemleriyle kıyaslama imkanım olmadı. Yalnızca çevreme bakıyordum: Atticus ve amcam hiç okula gitmedikleri halde her şeyi biliyorlardı.


Sel Yayıncılık, Ülker İnce çevirisi 

Okul günlerimin geri kalanı ilk günden daha iyi geçmedi. Günlerim sonu gelmez bir proje oluşturuyordu, bu proje yavaş yavaş ilerleyip bir Ünite'ye dönüşmüştü ve bu proje sırasında bana Grup Dinamiği'ni öğretmek gibi iyi niyetli ama boşuna bir çabayla Alabama Eyaleti, kilometrelerce elişi kağıdı ve mum boya harcadı. Jem'in Dewey  Ondalık Sistemi dediği şey o yılın sonunda okul çapında uygulanmaya başladı, bu yüzden o yöntemi başka öğretim teknikleriyle karşılaştırma şansım olmadı. Tek yapabileceğim çevreme bakmaktı : Atticus ile eğitimini evde tamamlayan amcam her şeyi biliyordu; hiç değilse birinini bilmediğini, öteki biliyordu.


Bir örnek daha :

YİRMİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Altın Kitaplar, Özay Süsoy çevirisi

Calpurnia önlüklerinin en kolalısını takmıştı. Elinde bir tepsi çörek vardı. Yaylı kapıya doğru yürüdü. Hafifçe itti. Davranışlarındaki inceliğe ve rahatlığa hayran oldum. Alexandra hala da beğenmiş olacak ki bugün Calpurnia'nın servis yapmasına izin vermişti.


Sel Yayıncılık, Ülker İnce çevirisi 

Calpurnia en sert kolalı önlüğünü takmıştı. Tepside kremalı meyve keki taşıyordu. Geri geri yaylı kapıya yürüdü ve poposuyla kapıya hafifçe dokundu. Tatlılarla kurabiyelerle dolu ağır tepsileri bu kadar kolayca ve zarif bir şekilde taşımasına hayrandım. Alexandra Hala da hayran olsa gerekti ki bugün ikramları Calpurnia'nın yapmasına izin vermişti.


Sonra acaba orijinal metinde ne yazıyor diye merak ettim:

Chapter 24

Calpurnia wore her stiffest starched apron. She carried a tray of charlotte. She backed up to the swinging door and pressed gently. I admired the ease and grace with which she handled heavy loads of dainty things. So did Aunt Alexandra, I guess, because she had let Calpurnia serve today.


Ülker İnce'nin çevirisini çok daha incelikli ve aslına uygun buldum.


Eğer kitabı daha önce okumadıysanız zaten mutlaka okuyun. Benim gibi farklı bir baskı okuduysanız da Ülker İnce çevirisi ile bir kere daha okumanızı tavsiye ederim.







Bay Mercedes (Mr Mercedes)


Stephen King, Altın Kitaplar

Çeviri : Zeynep Heyzen Ateş


Stephen King'in polisiye yazdığını duyunca epey heyecanlandım. Üstelik kitap  Goodreads'de 2014 yılının en iyi polisiyesi seçilmiş. iyice hevesim arttı tabii. İdefix indiriminden ikinci posta kitaplarımı alırken Bay Mercedes'i de listeye ekledim.


Kitabı ne yazık ki sevmedim, sevemedim. Romanın kahramanı emekli dedektif Bill Hodges. Hodges en büyük davasını çözemeden emekli olmuş. İş Bulma Panayırı esnasında kuyrukta bekleyen insanların üzerine Mercedes arabasını sürüp 8 kişiyi öldüren katil yakalanamamış.


Katil, emeklilikte boşluğa düşüp bunalıma giren Hodges'u yakından takip ediyor ve bir gün eski dedektife bir mektup gönderiyor. Hodges katilin isteğine yanıt veriyor ve aralarında bir kedi fare oyunu başlıyor.


Kitabı sevmememin nedeni şu, biz en baştan katilin kim olduğunu biliyoruz. Kitap paralel kurgu ile ilerliyor, bir yandan Hodges'un katil peşinde koşması beri yandan Brady Hartsfield'ın hayatında olup bitenleri izliyoruz. Dolayısı ile katil kim sorusu ortadan kalkıyor. Hodges herifi yakalayacak mı, yakalayamayacak mı merakı üzerinden roman ilerliyor. Açıkçası, katilin kimliğini bildikten sonra Hodges adamı yakalayacak mı diye çok merak etmiyorum ben.


Beni romandan soğutan bir diğer sebep, ilk kez bir Stephen King romanında geniş zaman / şimdiki zaman kullanıldığına tanık olmam. genelde romanlar geçmiş zamanda anlatılır, "Hodges geldi, masaya oturdu, silahını çekti... " gibi. Bu kitapta ise "Hodges geliyor, masaya oturuyor, o her akşam tv izler..." gibi anlatılmış. Bu zaman kipinin kullanılmasındaki amaç nedir çözemedim. Kendimizi olayın içinde hissedelim diye mi acaba?


Okuyan var mı? Siz ne düşünüyorsunuz bu kitap hakkında merak ediyorum.






2 Ocak 2015 Cuma

Guguk Kuşu (The Cuckoo's Calling)


Robert Galbraith, Pegasus Yayınları

Çeviri : Zeynep Heyzen Ateş


Bir Cormoran Strike polisiyesi.


Olağanüstü güzelliği dillere destan olmuş manken Lula Landry; havalı çatı katı dairesinden karla kaplı sokağa düşüp ölmüştür. Polis, olayın intihar vakası olduğuna karar verip davayı kapatır. Bir kaç ay sonra, Lula'nın ağabeyi John Bristow; Özel Dedektif Cormoran Strike'a başvurup adamı kiralar. John, kız kardeşinin kesinlikle intihar etmiş olamayacağına inanmakta ve Cormoran'ın katili bulmasını istemektedir. Cormoran, yeni işe başlayan geçici sekreteri Robin ile beraber dava üzerinde çalışmaya başlar.


Artık sağır sultanın duyduğu üzere, kitabın yazarı J.K.Rowling. Hatta 2014'de Cormoran Strike polisiyelerinin ikincisini yayınladı (The Silkworm) . Canımız kraliçemiz, takma ismin vereceği özgürlük hissiyatı ile, Harry Potter başarısının baskısı altında kalmadan yazmak istemiş polisiyesini.


Kitap çok güzel, hemen söyleyeyim. Gayet akıcı ve zevkli, üstelik çok meraklı. Kahramanımız iri yarı, saçı sakalına karışmış, son derece zeki, az biraz derbeder Cormoran Strike bir harika. Yanına geçici olarak gelen Robin de, çocukken dedektif olmayı hayal etmiş pek akıllı bir kız. Cormoran'a tahmin edemeyeceği kadar yardım ediyor davada. Batman & Robin ikilisi gibi çalışıyor ikilimiz.


Kitabın en sevdiğim özelliklerinden bir de Londra'da geçmesi. Bu benzersiz şehri pek canlı ve etkin kullanmış yazarımız romanında. Okuması gerçekten çok zevkliydi.


Polisiye sevenlerin kaçırmaması gereken bir roman. Üstelik Pegasus akıllılık edip kitabı Zeynep Heyzen Ateş gibi yetkin bir çevirmene teslim etmiş. Böylece bizi delirtebilecek klasik Pegasus çeviri problemleri ortadan kalkmış.

Yeni macerayı heyecanla beklemekteyim.