29 Mart 2015 Pazar

Kapan (Stone Bruises)

Simon Beckett, İthaki Yayınları

Çeviri : Aslıhan Kuzucan


Simon Beckett'in İthaki'den çıkan ve bir adli antropologun karanlık maceralarını anlattığı David Hunter serisi şahanedir. Dolayısıyla bu kitabı alırken, yeni bir hikaye olduğunu bilsem de beklentim yüksekti ancak büyük hayal kırıklığı yaşadım.

Sean bir kaçak, neden kimden kaçtığını bilmiyoruz. Fransa'da arabasının benzini bitince yola yayan devam ederken bir kapana basıp yaralanıyor. Sean'u bulan kadın adamı çiftlik evine götürüp tavana arasına kilitliyor. Bundan sonra evdekilerin tuhaf ilişkileri ve Sean'un nasıl kurtulacağı üzerine roman devam ediyor. Sevmedim, sıkıcı buldum.




Zorba (Vias ke politia tou Alexi Zorba)

Nikos Kazancakis, Can Yayınları

Çeviri : Ahmet Angın


Zorba çok daha fazla seveceğimi düşündüğüm bir romandı, ne olsa bir efsane. Anthony Quinn'in sirtaki oynadığı film sahnesiyle aklımıza kazınmış. Kitaptan çok coşkulu etkileneceğimi sanmıştım ama öyle olmadı.

Yazarımız Girit adasına gitmek üzere Pire'den yola çıkarken Aleksi Zorba ile tanışır. Adamın sıcaklığından, kalenderliğinden etkilenince, linyit madeninde çalışması için Zorba'yı da Girit'e götürmeyi kabul eder. Yazarın ve işçinin dostluğu böylece başlar.

Hayatı dibine kadar yaşayan Zorba'nın bulunduğu her sayfayı okumak zevkliydi. Ancak yazarın kendi kendiyle hesaplaşmalarını; yaşam, ölüm ve sair konular üzerine hezeyanlarını dile getirdiği kısımlarda içim sıkıldı. Üzgünüm. Ben salt Zorba'dan inciler, hayat dersleri okumak istemiştim.





24 Mart 2015 Salı

Hepimiz Tamamen Kendimizi Kaybettik (We Are all Completely Besides Ourselves)

Karen Joy Fowler, Aylak Kitap

Çeviri : Niran Elçi


Benim için okuması zor bir kitaptı. Hikayeyi bize Rosemary anlatıyor, tam ortasından başlayarak. Geçmişe geri dönüşlerle ailesini sarsan olayları öğreniyoruz. Kız kardeşi kayıp, erkek kardeşi ise evi terk etmiş. Rosemary yavaş yavaş bize olanları anlatıyor. Ben okumak için kendimi zorluyorum. Ama kitabın sonunda allak bullak oldum yemin ederim. Kitabı sevmedim ama finalinden etkilendim yine de. Of.





23 Mart 2015 Pazartesi

Trendeki Kız (The Girl on the Train)


Paula Hawkins, İthaki Yayınları

Çeviri : Aslıhan Kuzucan


İthaki'nin etkin bir kampanyayla tanıttığı, pek güzel de bir cilt yaptığı Trendeki Kız'ı çıkar çıkmaz alıp okudum.


Kahramanımız Rachel, boşanmasının ardından bir türlü kendini toparlayamamış. Her gün işe gider gibi trenle Londra'ya gidip gelirken eski kocasının yeni karısıyla oturduğu evi görüyor. Bir de hiç tanımadığı çekici bir çifti gözlüyor. Kafasından bunlara hikayeler yazıp çok mutlu bir hayatları olduğunu düşünüyor.


Bir gün Rachel çok içtikten sonra kendini kan revan içinde ve dün geceyi tamamen unutmuş olarak buluyor. Çok geçmeden de gözetlediği güzel kadının öldüğü haberi patlıyor.


Güzel bir kitap ama o kadar tantana kopartacak kadar da değil.






22 Mart 2015 Pazar

İstanbul İstanbul

Burhan Sönmez, İletişim Yayınları


Beklediğimden farklı çıktı bu kitap. Bir hücrede 4 kişi, öğrenci Demirtay, Berber Kamo, Doktor ve Küheylan Dayı birbirlerine hikayeler anlatarak, hayal kurarak hayatta kalmaya çalışıyorlar.beri yandan dayaklar yemeye de devam ediyorlar.Zor bir kitap. Bende çok yer ettiğini de söyleyemeyeceğim.



9 Mart 2015 Pazartesi

Hafif Bir Akıl Tutulması (A Slight Trick of the Mind)


Mitch Cullin, Labirent Yayınları

Çeviri : Zeynep Ünal


Labirent Yayınları sadece polisiye basan, nadide ve harikulade bir yayın evi. Polisiye okurlarına Labirent Yayınları kitaplarını gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.

Elimizdeki kitaba gelince, polisiye edebiyatın en meşhur kahramanlarından Sherlock Holmes hakkında bir romanla karşı karşıyayız. Sherlock feci yaşlanmış, iki elinde iki bastonla yürüyebiliyor. O harika hafızası adama oyunlar oynamakta, cebinden çıkardığı şeylerin ne olduğunu anımsamıyor, bir odaya neden gittiğini hatırlamıyor. Kitabımız, meşhur dedektifin bu yaşlılık günlerindeki hezeyanlarını anlatıyor. O yüzden bu kitaba polisiye demek ne derece doğru bilemedim. Yani kitapta geri dönüşlerle, Sherlock'un geçmişte karşılaştığı ve etkilendiği bir kadının öyküsünü okuduğumuz yerler var. Burada sandım ki polisiye durumlar olacak, yok o da olmadı. Sherlock'un yaşlı haliyle Japonya'ya yaptığı seyahat, dönüşte arı kovanları ile ilgilenmesi, derken trajik bir olay ve kitap bitti.

Yani kitabın amacını anlamadım ben. Amaç bir zamanların büyük adamının dokunaklı ihtiyarlık günlerini anlatmaksa; Sherlock'un acıklı yaşlılığını okumak istemezmişim ben, keşke daha önceden düşünseydim bunu.


Kitabın filmi de çekilmiş, Ian McKellen oynuyor Holmes'u.






8 Mart 2015 Pazar

BAKELE


Sezgin Kaymaz, April Yayıncılık


Sezgin Kaymaz'ın yeni yayın evinden çıkarttığı ilk kitabı, yazarın öykü seçkisinden oluşuyor. Öykülerin bir kısmını Sezgin Kaymaz'ın Facebook sayfasında okumuştum. Daha sonra sayfada öykü yayınlanmayacağı duyuruldu, belki de bu kitap basılacağı içindir.


Kitap 198 sayfa, yani benim zevkime göre çok kısa. Öyküler çok tatlı. Sezgin Kaymaz'ın kendine has, fantastik demek istemiyorum, büyülü gerçeklik üslubuyla yazdığı her satırı okumak çok zevkli. Bence kitabın tek kötü yanı çok çabuk bitmesi.


Şimdi heyecanla Sevinç Kuşları üçlemesinin finalini bekliyoruz ustadan.

Burada da Tempo Dergisinde yayınlanmış, Sezgin Kaymaz'dan okuma önerileri bulunuyor. Çok güzel bir liste.





1 Mart 2015 Pazar

Narnia Günlükleri - Aslan, Cadı ve Dolap (The Chronicles of Narnia The Lion, The Witch and the Wardrobe)


C.S. Lewis, Doğan Egmont Yayınları

Çeviri : Müfit Balabanlılar


Aslan, Cadı ve Dolap; Büyücünün Yeğeni'nden çok daha sonra gerçekleşen olayları anlatıyor. 2.Dünya Savaşı esnasında, Almanlar Londra'yı bombalarken taşraya gönderilen 4 kardeşin hikayesi bu kitap. Peter, Susan, Edmund ve Lucy; taşraya; yaşlı bir profesörün evine gönderilmiştir. Bu profesör ilk kitaptaki Diggory olsa gerek. Lucy evde oynarken, bir gardrobun içinden Narnia ülkesine geçer. Narnia'da kötü Cadı hüküm sürmektedir ve ülke sonsuz bir kışa mahkum olmuştur. Üstelik kış olmasına rağmen Noel hiç gelmez. Kardeşleri Lucy'e inanmasalar da, hep beraber Narnia'ya geçince kıza hak vermek zorunda kalırlar. Ve nihayet Aslan da Narnia'ya dönünce bahar gelmeye başlar. Böylece Narnia'nın iyi halkı ile Cadı ve yaratıkları arasında son kez savaş başlar.


İşte bu da hap gibi okunabilen bir çocuk kitabı. Genellikle bu seri için dini semboller ve atıflarda bulunduğu yazılagelmiştir ama ben sadece çocuk kitabı gibi okudum ve Edith Nesbit'in romanlarından aldığıma benzer bir tad aldım bu kitaptan.






Narnia Günlükleri - Büyücünün Yeğeni (The Chronicles of Narnia The Magician's Nephew)


C.S. Lewis, Doğan Egmont Yayınları

Çeviri : Müfit Balabanlılar


Narnia Günlükleri hep okumak istediğim bir seriydi. Geçen Pazar, evde şarap çarpmasından iyileşmeye çalışırken iki tanesini hap gibi yuttum. Çok kolay okunan akıcı bir kitap.


Kitap iki küçük arkadaşın, Diggory ile Polly'nin macerasını anlatıyor. Çocuklar, Diggory'nin hain dayısı Andrew'un yarattığı sihirli yüzükleri kullanarak başka evrenlere gidiyorlar. Buralarda yaşadıkları maceranın ardından kötü kalpli cadıyı peşlerinden sürükleyip Londra'ya geri dönüyorlar. Cadıdan kurtulmaya çalışırken, hepsi beraber Narnia ülkesinin kuruluş anına seyahat ediyorlar.


Kitap Narnia'nın varoluşunu, çocukların buradaki macerasını anlatıp, daha sonra okuyacağımız Aslan, Cadı ve Dolap kitabı için ön hazırlık yapıyor. Benim sevdiğim türden bir İngiliz çocuk kitabı diyebilirim. Çocuk kitabı sevenler kaçırmasın.