31 Ocak 2016 Pazar

Yaban Kızlar (The Wild Girls)


Ursula K. Le Guin, Versus Kitap

Çeviri : Algan Sezgintüredi


Bir filmde ya da bir kitapta bahsi geçen kitapları bulup okumayı çok severim. Misal Ezel dizisinde Ramiz Dayı'nın yaptığı alıntılardan etkilenerek sahaflarda bulduğum İki Şehrin Hikayesi... Yaban Kızlar da, iki sene önce okuduğum Katilin Şahidi'nde ismi esprili bir şekilde geçen kitaptı. O dönemlerdeki bir alışverişte almıştım. Sonra aradan aylar yıllar geçti, hala okumamıştım Yaban Kızlar'ı. Fakat kitaplıkta hangi bölmede olduğunu biliyordum. Kapağı çok hoşuma gidiyordu. Bir gün, kitabı hep durduğu yerde göremedim. Adeta sırra kadem bastı kitap. Arıyorum yok, dağınık ve kitap dolup taşan rafları karıştırıyorum, bulamıyorum.


Geçen akşam sonunda merakıma dayanamayıp birkaç rafı aşağı indirdim. Bir kitabım aklıma geldiğinde onu mutlaka görmeliyim, okumasam da. Kitap kaybetmeye katlanamam. Nihayetinde, Osmanlı polisiyelerinin içinden çıktı Yaban Kızlar.


Aslında bu küçücük kitapta sadece bir hikaye anlatıyor yazarımız bize. Kentte yaşayan bir halkın, göçebelerden yağmalayarak eve getirdikleri iki yaban kız kardeşin öyküsü çok sade ve çarpıcı. Kısacık bir öykü olduğu halde, Ursula bir kaç cümlede o dünyayı kuruyor, biz de Taçları, Toprakları ve Kökleri hemen tanıyoruz, o dünyanın içine çok rahat girebiliyoruz. Büyük yazar olmak da böyle bir hal herhalde.


Hikayeden sonra yazarın bir makalesi ve yazarla yapılmış bir söyleşi de var. Söyleşiyi pek keyifli buldum, zevkle okudum.



30 Ocak 2016 Cumartesi

İntihar Kulübü (The Suicide Club)


Robert Louis Stevenson, İthaki Yayınları

Çeviri : Aslıhan Kuzucan


İntihar Kulübü 3 hikayeden oluşuyor. Ama asında bu hikayeler birbiriyle ilintili ve asıl bir konu etrafında dönüyorlar. Bohemya Prensi Florizel ile sağ kolu Albay Geraldine, sisli Londra sokaklarında serüven ararlarken kendilerini İntihar Kulübünde buluyorlar. Eğer ölmek istiyor ancak kendinizi öldürmekten korkuyorsanız çözümü ayağına getiriyor bu kulüp. Her gece 2 kişi seçiliyor, bir katil bir maktul. Katil maktulü kaza süsü verip öldürerek intihar etme derdinden kurtarıyor.

Prens Florizel kulübü dağıtıp kulüp başkanını ortadan kaldırmayı amaç ediniyor. Biz de 3 hikayede olanı biteni okuyoruz.

Kitabı eski moda diye tanımlayabilirim. Karamanlar da olaylar da naftalin kokuyor. Eski usül gizem romanı okumak isteyenler sevebilir. Kitabın kapağı çok güzel, çok hoşuma gitti.





24 Ocak 2016 Pazar

Cress (Ay Günlükleri 3.Kitap)


Marissa Meyer, Artemis Yayınları

Çeviri : Beril Tüccarbaşıoğlu Uğur


Sinderella ve Kırmızı Başlıklı Kız'dan sonra üçüncü kahramanımız Rapunzel ile tanışıyoruz bu kitapta. Aslında ilk kitapta ufak bir tanışıklığımız vardı. Ay insanı yeteneklerine sahip olmayarak doğan bir kabuk olan Cress, Ay Ülkesinin kraliçesi Levana'nın cadı büyücüsü Sybil tarafından bir uyduda hapis tutuluyor. Neyse ki casusluk yaptığı seneler boyunca boş durmamış, müthiş bir hacker olarak kendini yetiştirmiş Cress. Tabii Cinder, Scarlet, Wolf ve Thorne (burada kalpçiklerin fışkırdığını varsayın) Cress'i kurtarmaya çalışırken olaylar müthiş şekilde ters dönüyor ve grubumuz ayrılmak zorunda kalıyor. İki koldan devam eden maceralar gayet sürükleyici. Finalde ise Levana ile Kai'nin düğünlerini ertelemek için her şeyi göze alıyor kahramanlarımız.

Bu esnada Levana'nın da eli armut toplamıyor tabii, Ay Ülkesi ile Dünya arasındaki nihai savaş patlak veriyor sonunda.

Şimdi heyecanla dördüncü ve son kitap Winter'ı bekliyoruz. Winter hikayenin Pamuk Prensesi işte. İnternetten araştırdğıma göre, Winter 800 küsur sayfalık dev bir kitap olacak. Sanırım bu kalıplı kitaptan önce Levana'nın hikayesini anlatacak olan bir ara kitap okuyacağız.



Scarlet (Ay Günlükleri 2.Kitap)


Marissa Meyer, Artemis Yayınları

Çeviri : Deniz Arı


Tamirci ustası sayborg kahramanımız Cinder, kapatıldığı hapishaneden kaçmaya çalışadursun; biz yeni kahramanımız Scarlet ile tanışıyoruz. Kırmızı kapüşonlu tişörtü ve kızıl saçları ile Fransa'da büyükannesi ile yaşayan Scarlet'in hayatı; babaannesi kaçırılınca darmadağın oluyor. Sokak dövüşçüsü Wolf ile enteresan bir işbirliğine giren Scarlet, büyükannesini bulmak için Wolf ile serüvene dalıyor. Kitabın bu kısımları iyi hoş ama, Cinder'in hikayesi kadar ilgimi çekmediğini çok açık söyleyebilirim.

Scarlet Paris'e gidedursun, Cinder'in öyküsü harikulade şekilde ilerliyor. Yeni bir arkadaş ediniyor Cinder kendine : Kendini beğenmiş Kaptan Thorne. Bu şapşal ve sevimli karaktere bayıldım, hastası oldum:) Cinder ile Thorne'un atışmaları nefisti, ne bileyim bir Han Solo parodisi bile diyebilirim Thorne için. Okuması çok keyifliydi bu kısımları.


Sonunda kaçınılmaz olarak Cinder ile Scarlet'in yolları kesişiyor ve yola beraber devam ediyorlar.

Çok zevkli bir seri.



17 Ocak 2016 Pazar

Küller Şehri (Ölümcül Oyuncaklar 2.Kitap)


Cassandra Clare, Artemis Yayınları

Çeviri : Selim Yeniçeri

Orijinal İsmi : City of Ashes


Clary'nin annesi komada, babası karanlık Nefilim Valentine ise kötücül planlarına devam ediyor. Serinin ikici kitabında Valentine, ikinci ölümcül aracı da ele geçiriyor ve iblis ordusunu Gölge Avcılarının üzerine salıyor.

Seriye ait kitaplara genellikle çok açıklama yazamıyorum başını ya da devamını afişe etmemek için. Bu kitabı okuması yine zevkliydi ama özellikle finaldeki iblislerle nefilimlerin savaşı müthiş anlatılmıştı.

Devam edeceğim seriye.



10 Ocak 2016 Pazar

Bizans'a Yolculuk (Sailing Through Byzantium )


Maureen Freely, Everest Yayınları

Çeviri : Özge Çallı Spike


Kitabımız, 1960'ların başında ailesiyle Istanbul'a göçen Amerikalı küçük bir kızın gözünden bize şehrimizin o yıllardaki halini anlatıyor. Bir yanda eksantrik sanatçılarla bohem bir hayat beri yanda soğuk savaş korkusu devam ederken, Mimi'nin çılgın hayal gücüyle biz de bu dünyanın bir parçası oluyoruz. Okuması zevkli bir kitaptı ve severek okudum aa bir boşluk yarattı bende. Yani kitabın amacı neydi? Salt o kaybolan güzel Istanbul'u anlatmak mı yoksa küçük kızın kafasında kurup kendi kendine ödünü patlattığı nükleer savaş korkusu mu? Anlayamadım.

Yakın geçmişin Istanbul'unu merak ediyorsanız tatlı tatlı okunabilecek bir kitap.


Hafiyenin El Kitabı (The Manual of Detection )


Jedediah Berry, Siren Yayınlrı

Çeviri : Algan Sezgintüredi


Bu kitap hakkında ne yazayım bilemiyorum. hayatımda okuduğum en sıkıcı kitaptı. Sıkıntıdan ağladım diyebilirim. Uzak durun!



9 Ocak 2016 Cumartesi

Üzüm ve Diğer Şeyler


Yaşar M.Taşkale, Artemis Yayınları


Üzüm dünya güzeli bir sokak kedisi. Babası Yaşar, Üzüm kızı çöpte ölmek üzereyken bulmuş, tedavi ettirmiş ve birlikte mutlu mesut yaşamaya başlamışlar. Günlerden bir gün, Yeşar bu sefer de arka bacağını köpeklerin paraladığı bir tekir kızı kurtarmış, onun adı da Ryuk. Ama biz aramızda üçün kürbağası diyoruz Ryük'e, o ayrı. Bacağına platin takılan Ryuk, Üzüm'ün uyku kokulu göğsünde teselliyi bulmuş, böylece Üzüm ve Ryuk'un harikulade serüvenleri başlayabilmiş.


Ben yıllardır Facebook'ta Üzüm'ün sayfasını takip ediyorum. Yeşar'ın kızların fotoğraflarının altına yazdığı diyaloglar yıllar içinde gelişti, Üzüm ile Ryuk'un kendilerine has karakterlerini yansıtan bu diyaloglar sayesinde kedi diline vakıf olduk biz de. Öyle güzel yazıyor ki Yeşar, ben de kedimin suratına bakarken "konuşsaydı kesin böyle konuşurdu" diyorum. Bu arada yazarla tanışıklığım yok ama senelerdir okuya okuya tanıyormuşum gibi hissettiğimden ve tabii kızlardan alışkanlıkla Yeşar deyip duruyorum işte.


Kızlar tabii has Istanbul Türkçesi konuşmuyorlar, pembe dilleri her kelimeyi doğru telaffuz edemiyor. İşin fenası kendimi çok kaptırıp benim de "eleptirip, mürepkep, telezyon, zanlettim..." gibi konuşmaya başlamam. Birine kızdım mı hemen "bak çocuk benlen düzgünlükle konuş hem dünyanı hem ahiretini yakarsın!" diyorum, sevinince "orley bee" diye zıplıyorum hatta:))) Tabii en fenası, "at alcamımış, mısır patlatcamımış" diye sayıklarken patrona yakalanmak:)


Kedileri seviyorsanız zaten Üzüm ve Diğer Şeyler'i takip ediyorsunuzdur. Etmiyorsanız işte şimdi haberiniz oldu. Bu kitap da Facebook'da yayınlanan fotoğrafları bir arada bulabileceğiniz, dilediğiniz zaman açıp açıp okuyarak mutlu olmanızı sağlayan bir anti depresan, bir neşe kaynağı adeta. Yeşar iyi ki bu kitabı basabilmiş, kızlar artık hep yanımızda ve muhabbetlerini istediğimiz zaman okuyabilmek pek nefis.







3 Ocak 2016 Pazar

Kemikler Şehri (Ölümcül Oyuncaklar 1.Kitap)


Cassandra Clare , Artemis Yayınları

Çeviri : Selim Yeniçeri

Orijinal İsmi : City of Bones


Volümüyle beni şaşırtan kitabımızda, kahramanımız genç Clary, aslında sandığı kişi değil de bir Nefilim olduğunu öğreniyor. Yani sıradan insanları iblislerden koruyan bir yarı melek o. Kendi gibi gençlerden oluşan  Gölge Avcılarına katılıyor ve Clary'nin annesinin sakladığı Ölümlü Kupa'nın peşine düşüyorlar.


Sarışın ve etkileyici Nefilim Jace'yi ilk başlarda Alacakaranlık'ın Edward'ına benzetsem de hikaye ilerledikçe Harry Potter etkisini daha fazla hissettim. Herkesin öldü sandığı ama bir şekilde geri dönen karanlık Gölge Avcısı Valentine'in Voldemort'u anımsattığı gibi , Aşağı Dünyaya ait melez ırkların yok edilmesini savunan ekibi Çember de Ölüm Yiyenleri çağrıştırıyor.


Ama kitabın kendi dünyasına ben inandım. Bir şekilde kendi mitini yaratmış, rengarenk karakterlerle dolu canlı bir dünya kurmuş yazarımız. Olaylar gayet tempolu ve akıcı ilerliyor, sonuna kadar heyecanla okudum. Seriye devam edeceğim.


Bir de çok hoşuma giden bir detay, bu gençlik-fantastik kitapların birinci tekil ağızdan anlatılmasından bana biraz fenalık gelmiş sanırım. Kemikler Şehri'ni Clary'nin ağzından okumuyoruz, yazarın gözünden takip ediyoruz olayları. Oh be, bu da gayet iyi geldi, açık konuşayım.




2 Ocak 2016 Cumartesi

Abarat


Clive Barker, Alfa Yayınları

Çeviri : Dost Körpe


Kahramanımız genç Candy, Minnesota'da dünyanın en sıkıcı kasabasında yaşamaktadır. Bir gün okuldan kaçıp kırlara çıkar, fantastik yaratıklarla karşılaşır, serüvenin peşinde koşar ve kendini Abarat'ta bulur. Abarat 25 adadan oluşa bir dünyadır. her ada günün bir saatidir bu dünyada. Bir de en ortada yer alan Yirmi beşinci ada vardır ki buraya giren çıkamaz, çıkan da delirmiş olarak kaçabilir ancak.


İşte bu harikulade, hem macera hem tehlikelerle dolu Abarat dünyasında Candy'nin serüvenlerini okuruz bu seride. Okuruz diyorum, çünkü elimizdeki kocaman kitap, bir giriş bölümü, bizi gelecek maceralara hazırlayan, dünyasını ve karakterlerini tanıtan bir girizgahmış meğer.


Kitap baştan sona Clive Barker'ın illüstrasyonları ile bezeli. Çok güzel bir kitap, Alfa Yayınları da kuşe kağıda nefis bir baskı yapmış. Ama keşke kalın karton kapaklı bir cilt yapsalarmış. İncecik karton kapak bu kitabın ağırlığına göre pek cılız kalmış.


Umarım devamını basarlar!











Cinder (Ay Günlükleri 1.Kitap)


Marissa Meyer, Artemis Yayınları

Çeviri : Deniz Arı


Cinder, 5.Dünya Savaşından sonra bir kaç büyük birliğe ayrılmış Dünyamızda geçiyor. Bu birliklerden biri Doğu Ulusları Topluluğu, başkenti de Yeni Pekin. Bir de Ayda kolonileşmiş insanların kurdukları Ay Ülkesi var. Dünyada korkunç bir tür veba salgını baş göstermiş. Hiç bir ilacı yok. Ay Kraliçesi Levana elinde panzehir olduğunu iddia ediyor. Zaten Aycıların tuhaf güçleri var ve bu hastalığa yakalanmıyorlar. Tabii Levana'nın bir isteği var. Doğu Ulusları Topluluğunun veliaht prensi Kai ile evlenip imparatoriçe olmak.


Tüm bu keşmekeşin orasında kalan kahramanımız Cinder ise becerikli bir mekanik ustası. Bir de sayborg, vücudunun bazı  parçaları mekanik yani. Cinder, kötü üvey analığı ile iki üvey kız kardeşi ile yaşıyor. Bu kızlar Kai'nin balosuna gidip prensi kendilerine aşık etmek istiyorlar. Tanıdık geldi mi? Zaten bu serideki kitaplar klasik peri masallarından esinlenmiş distopik öyküler. Prens Kai emektar androidini tamir etsin diye Cinder'in derme çatma dükkanına uğrayınca kahramanımız olayların göbeğine düşüveriyor.

Okuması pek zevkli bir kitap, kurduğu dünyaya hemen girebildim. Cinder harika bir karakter. Ay Günlükleri serisine devam edeceğim.



1 Ocak 2016 Cuma

Kösem Sultan (1.Cilt)


Reşad Ekrem Koçu, Doğan Kitap


Istanbul'un tarihi, harem hayatı, Osmanlı'da gündelik yaşam gibi konulara merak sarıp bu tarz kitaplar okuduğum bir dönem olmuştu. Sanırım 2000'lerin başı idi. Reşad Ekrem Koçu ile o vakit tanıştım. Hikaye anlatır gibi tatlı bir üslubu var bu yazarın, eski günleri anlatan bir amcanız dedeniz gibi, sıkmadan dile getiriyor tarihi olayları. Anlattıklarından keyif alıyorsunuz şüphesiz ama hikaye mi gerçek mi orası hep biraz meçhul.

Kösem Sultan tam bu çizgide bir kitap. Osmanlı tarihine adını kazımış bu görkemli sultanın hikayesini masalsı bir edayla anlatıyor kitabımız. Zangoç babalığı ile Milo Adasında yaşayan çıplak ayaklı fakir Rum kızı Afro, kaderin türlü cilveleri ile Istanbul'a geliyor. Çocuk yaştaki padişah 1.Ahmet Afro'ya ilk görüşte vuruluyor, Kösem adı verdiği cariyesini haseki Sultan yaparak yanından ayırmıyor.

Kitabın çok yumuşak bir anlatım tarzı var, bir dakika sıkılmadan masal gibi okuyorsunuz. Ama Kösem'in şeytani zekasına dar bir emare pek göremedim ben. Aklımda kalan 4.Murat'ın oğlancılığı, keşliği ve de zalimliği idi.

İlk cilt Kösem'in saraya gelişini, dul kalmasını, oğlu Murat'ın tahta çıkmasıyla Valide Sultanlığa yükselmesini anlatıyor. Murat'ın ölüp Deli İbrahim'in tahta çıktığı yerde de 2.cilt başlıyor. Onu biraz sonra okurum artık.