9 Nisan 2016 Cumartesi

Cadıbostanı Cinayeti


Esra Türkekul, Mylos Kitap


O güzelim Kapalıçarşı Cinayeti'ni okuyalı üç sene olmuş. O denli keyifli bir polisiye kitaptı ki, anımsadıkça sanki dün okumuşum gibi hâlâ gülümsüyorum, özellikle de Berna'nın halka açık yerlerde kakasını yapan adi insanlar hakkındaki yorumuna:)


Açıkçası Kapalıçarşı Cinayeti'ni bitirir bitirmez Berna'nın yeni bir macerasını okumak istemiştim. Sonsuz bekleyişimiz nihayet sona erdi ve artık enikonu dedektifliği ilerletmiş becerikli kahramanımıza kavuştuk.


Berna depresyondan çıkmış, hatta azıcık kilo vermiş ve pek isabetli bir kararla viskiye dadanmış. Aferin kız! Evinin hemen ilerisinde, Caddebostan sahilinde bir ceset bulunduğunu işitince, içinde bulunduğu amaçsız boşluktan sıyrılmak için bunu fırsat biliyor ve kendi başına katili bulmak üzere harekete geçiyor. Kitabımız pek hoş şekilde, senin benim gibi sıradan bir kadının dedektifliğe soyunursa vakayı nasıl araştırabileceğini gösteriyor. Herhangi bir polis desteği ya da bilgisayar uzmanlığı, iz sürücülük gibi yeteneklere sahip dedektiflik bürosu elemanları olmadan, Bernacık akıl yürüterek ve tabana kuvvet delil peşinde koşarak katili bulmak için uğraşıyor. Tabii yine Berna'nın, dolayısıyla yazarımızın o pek samimi ve son derece eğlenceli dilinden okuyoruz bu serüveni. 


Berna'nın ilk kitapta evde olmayan tombiş teyzesi de ev ahalisine katılmış bu kitapta ve pek tatlı cadı bir tip olmuş. Saha ajanı olarak harikaydı:) Cinayet silahı ise bana Katilin Şeyi kitabını anımsattı. 40 yıl düşünsem böyle bir şey aklıma gelmezdi:)


Bayıldım, son derece eğlenceli, nefis bir polisiye Cadıbostanı Cinayeti. Bu kitabı okumak için ilk macerayı okuma şartı yok, hikayeler tamamen birbirinden bağımsız. Ama ben Kapalıçarşı Cinayeti'ni de mutlaka okumanızı öneririm. Esra Türkekul'un samimi ve esprili anlatımına bayılacaksınız.


"Estağfurullah, anne yarısı ne demek, sen anne iki katısın teyzeciğim."

"Su ve sabunun en az iki yüz metre mesafedeki umumi helada olduğu bu ortamda, çiğ tavuk etindeki bakteri popülasyonunun süratle ürediğini gözlerimle görmüş kadar oldum."

"Yetişkin bir kadın olarak, cinsel cazibemle hitap ettiğim yegâne kitlenin birkaç yıl sonra çişini tutamayacak olması böğrüme bir hançer gibi saplansa da bu düşünceleri aklımdan kovaladım."

"Ben de abazayım ama onun gibi ağlak değilim. Kardeşim sen de kendini alkole vursana, her düşünceli insan gibi. Neden milletin beynini yiyorsun?"





4 yorum:

  1. Polisiyeleri severim, ben de yazıyorum. Hemen bakıyorum buna. :)

    Her neyse, ben de beklerim Kafa'ya! :)

    YanıtlaSil
  2. Ay bayılmıştım ilk kitaba ve aynı bölüme :) Spoiler olmasın diye yazıyı geçtim. Hemen aliciğim.

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.