22 Aralık 2016 Perşembe

Leviathan Uyanıyor (Leviathan Wakes)


James S.A. Corey,  İthaki Yayınları

Çeviri : Cihan Karamancı


Enginlik Serisi, 1.kitap


Herşey The Expanse dizisini izlememle başladı, diziye öyle bir takıldım ki, gece geç saatlere kadar oturdum laptopun karşısında, göz altlarım çıktı uykusuzluktan. Diziyi bitirmeme iki bölüm kala, hem de Cuma gecesi, elimdeki tuğla gibi telefonumu bilgisayarın üzerine düşürdüm. Dizi izlerken bilgisayarı kırdım yani dostlar, mal gibi ortada kaldım. Dizi harikaydı ve devamında ne olduğunu öğrenmek zorundaydım. Dolayısıyla dizinin uyarlandığı Enginlik serisini okumaya koyuldum.


Leviathan Uyanıyor kesinlikle okuması çok zevkli bir bilim kurgu romanı. Kahramanları hemen benimseyip hikâyenin içine kolaylıkla girebiliyoruz. Yazarın kurguladığı geleceğin dünyasına, daha doğrusu Dünya, Mars ve Kuşak'tan oluşan sisteme de inandım ben.


Bu gelecekte Dünya'yı Birleşmiş Milletler yönetiyor. Mars'ta kubbeler altında yapay bir dünya yaratmışlar ve bağımsız cumhuriyetlerini kurmuş Marslı insanlar. Bir de asteroit kuşağında yaşayan, varoş muamelesi gören Kuşaklılar var. Kuşaktan bir terör örgütü doğmuş: DGİ, Dış Gezegenler İttifakı. Olayları başlatan Canterbury gemisini, görünmezlik teknolojisine sahip başka bir gemi patlatınca bu işi kimin yaptığı bir türlü anlaşılmıyor. Dünya mı, Mars mı, DGİ mi? Canterbury'den kurtulan mürettebat ufak bir mekikte mahsur kalıyorlar ve Marslıların kucağına düşüyorlar.


Beri yandan astreoit kuşağındaki Ceres'de dedektif Josephus Miller, kayıp bir kızı, Julie Mao'yu aramakta. Zaten hikâyeyi iki taraftan okuyoruz: Julie'yi arayan Miller ve gemisi Canterbury'i kimin patlattığını bulmaya çalışan Kaptan Holden. Tabii sonunda kahramanlarımız karşı karşıya geliyorlar ve güneş sistemini karıştıran komployu çözmeye çalışıyorlar.


Bayıldım bu kitaba, kesinlikle seriye devam edeceğim. Ama umarım diğer kitaplarda Mars'a da giderler. Mars'ı okumayı çok istiyorum :)


Bir uzay macerası, rahatlıkla okunan bilim kurgu romanı arıyorsanız işte Leviathan Uyanıyor tam size göre!





12 Aralık 2016 Pazartesi

Siz Hiç ODTÜ'de Çocuk Oldunuz mu?


Cem Danyal Arslan, Pusula Yayıncılık


Bu sene okuduğum yüzüncü kitap sevgili arkadaşımın anı kitabı oldu, ne mutlu bana. Bu ilk kitabında yazarımız bize 1972 - 1980 yılları arasında o uçsuz bucaksız ODTÜ kampüsünde bir çocuk olarak yaşamanın ne demek olduğunu anlatıyor. Ufacık bir çocukla beraber o çalkantılı yılları yaşıyoruz devrimci ODTÜ kampüsünde. Avantajı büyük; kampüste her yere girip çıkmış; çocuk olmanın getirdiği dokunulmazlıkla hem eylemci abilerin ablaların hem de onları zapt etmeye çalışan jandarma ekibinin arasına girebilmiş mesela.

Çok hoşuma gitti bu küçük kitap, çünkü sizi alıp pek çok özlediğimiz o eski Türkiye'ye götürüyor. Ne bileyim, Hatırla Sevgili dizisini izlemek gibi bir zevk veriyor kitap. Devamını bekliyoruz.



11 Aralık 2016 Pazar

Ruhlar Kütüphanesi (Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları 3.Kitap)


Ransom Riggs, İthaki Yayınları

Çeviri : Aslı Dağlı


Upuzun maceranın üçüncü ve son bölümünde, Jacob ile Emma kendilerini Viktorya döneminin en rezil ve sefil döngüsünde buluyorlar. Sefaletin ve alçaklığın, ihanetin ve düzenbazlığın kol gezdiği tehlikeli sokaklarda kayıp Bayan Peregrine ve arkadaşlarının peşinden koşarlarken Jacob'ın yetenekleri de gelişiyor.


Bu kitap bence sakız gibi uzadıkça uzadı, bitmek bilmedi dostlar. Yani şu eski fotoğraflar olmasa bu kitapları okur muydum, ondan bile emin değilim. Bir avuç çocuğun serüvenlerini okumak için yaşımın geçtiğini de kabul etmiyorum; getirin Edith Nesbit'i, getirin Enid Blyton'ı, bayıla bayıla okurum.


Ama Tuhaf Çocuklar çok uzadı ve sıktı. Bitmesine sevindim.



Bu Da Geçecek (También esto pasará)


Milena Busquets, Domingo Yayınları

Çeviri : Seda Ersavcı


Kitap, 40 yaşında annesini kaybeden Blanca'nın iç dünyasını anlatıyor. Sevgilileri, eski kocaları, arkadaşları ile ilişkilerini irdeleyen Blanca, kaybıyla başa çıkmaya çalışıyor.


Kitabın çok iddialı, acayip havalı tanıtım yazıları, pek yüksekten övgüleri filan var ama bence okumasam da olurmuş.



10 Aralık 2016 Cumartesi

Hayalet Koşucu (The Ghost Runner)


Parker Bilal, Kırmızı Kedi Yayınevi

Çeviri : İdil Dündar


Makana 3.Kitap


Melankolik kahramanımız Makana, bu macerada yine çapraşık bir vakanın göbeğinde buluyor kendini. Aslında başlangıçta işi gayet basit, kodaman bir avukatı takip ederek karısını aldatıp aldatmadığını karısına rapor etmek. Avukatın feci şekilde yanmış bir kızla alakasını keşfedince işler karışmaya başlıyor. Bu kızın babası, avukatın da müvekkili olan Musab, yıllar önce Mısır'dan kaçıp cihatçılara katılmış, aranan bir suçlu. Musab'ın bir şekilde ülkeye dönerek kızını öldürdüğünü düşünen Makana, adamın köyüne giderek çöl kumlarını eşeleyince geçmişe uzanan bir cinayetler zincirini tetikliyor.


Kitabın atmosferi yine olağanüstü, önce Kahire'nin curcunası, ardından Makana'nın cinayetlerle karşılaştığı ufak, derbeder Siva kasabası mükemmel bir şekilde yazılmış, Makana ile kavurucu güneşin altında, tozlu çöl yollarda geziniyoruz; o ikiyüzlü kasaba halkının sakladığı sırrı beraber eşeliyoruz. Kahramanımız alabildiğine gerçek, dinmek bilmeyen acısı ile elle tutulabilecek, gözle görülebilecek hakiki bir karakter. Diğer tipler de çok başarılı, komiser muavini Hamama, alkolik doktor Medine, otelci Naci, görmüş geçirmiş Lokman; hepsi de capcanlı karşımızdalar. 


Okuması çok zevkli, çok güzel yazılmış nefis bir roman Hayalet Koşucu, çok sevdim.






2 Aralık 2016 Cuma

Yeni Moda Turuncu (Orange Is the New Black)


Piper Kerman, April Yayıncılık

Çeviri : Nihan Çevirgen


Kahramanımız Piper, kitabında defalarca belirttiği gibi sarışın, güzel bir kadın. 10 sene önce gençlik başında duman heyecanları ile uyuşturucu kuryeliği yapmış. Bu yüzden hapse girince de mapusluk hayatını yazmaya karar vermiş.

Dizisi nasıl bilemiyorum da kitap gerçekten sıkıcı, mânasız ve gereksiz. Kötü yazılmış, kötü bir kitap. Uzak durun derim. Amerika'da kadın hapishanesindeki hayatı okumazsa ölecek hastalığına yakalanmadıysanız, bu kitabı okumak için hiçbir sebebiniz yok.