30 Mart 2014 Pazar

Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir


Sezgin Kaymaz, İletişim Yayınları


Lucky ve Kün'ü yutarcasına okuduktan sonra; ismine nedense bayıldığım Uzunharmanlar'da ile Sezgin Kaymaz okumalarıma devam ettim. Bunca senedir nasıl keşfedememişim Sezgin Kaymaz'ı hayret ediyorum. Harikulade yazıyor, okudukça okumak istiyorum Kaymaz külliyatını. Sırada Geber Anne ve Deccal'in Hatırı var ama onlardan önce başka kitaplar okuyacağım.


Musa isimli gençten bir vatandaş, Ankara'nın Uzunharmanlar Mahallesinde bekar evi kiralar kendine. Kutular dolusu kitabıyla geldiği evdeki amacı, ailesinden uzaklaşıp kafa dinlemektir. Fakat daha ilk geceden, ( töbe, süpanallah, dinimiz amin), evde tuhaf sesler duyulur... Kapılar açılıp kapanınca; hele ışıklar da yanıp sönünce bizimkinin iyice ödü patlar. Çok geçmeden mahallelinin tuhaf davranışları kulağına su kaçırınca, kahramanımız ev sahibi Beyabi'nin yakasına yapışır ve meseleyi öğrenir. Musa'nın evinde esrarengiz bir hayalet yaşamaktadır!


Nefis, eğlenceli,okuması çok zevkli bir roman Uzunharmanlar. Bayıldım!



29 Mart 2014 Cumartesi

Kün


Sezgin Kaymaz, İletişim Yayınları


Lucky'i okuduktan sonra Leylak Dalı, muhakkak Kün'ü de okumam gerektiğini söylemişti. Ben de kitapçıya koşup hem onu, hem de bulduğum diğer Sezgin Kaymaz kitaplarını topladım. Hedefim komple külliyatını okumak yazarımızın.


Her sayfası sürprizlerle ve fantastik öğelerle bezeli romanımızın keyfini kaçırmayı hiç istemem. O yüzden çok yüzeysel bahsedeceğim.

Hikaye iki kanattan ilerliyor, Ankara'da ve Konya'da geçiyor olaylar. Lehçeler enfes kullanılmış, zaten Sezgin Kaymaz Türkçe ile dans ediyor bence. Efendim, tabii beklenmedik hadiseler sonucunda, Ankara ve Konya'daki hikayeler birleşiyor.

Kahramanlarımızdan biri Çeto isimli Konyalı bir köpek. Hem de konuşan cinsten:) Gelgelelim, Konya lehçesi konuşuyor bizimki:)) Misal, "Ekmeen üstüne çorba dökmeyon mu?" diye mama istiyor."Hüdai Aaaa... Var yaaa.. Bunun götünü dişledimidi demin" diye derdini anlatıyor bıdır bıdır. Tabii herkes duymuyor Çeto'yu, sadece birkaç seçilmiş:) Lucky gibi yine çok seveceğiniz bir köpek karakter yaratmış doğrusu Sezgin Kaymaz.

Çok güzel bir roman, KÜN.




Kitap Kulelerim

Selam dostlar,

Birkaç haftadır kitap blogum sessiz, halbuki okuduğum 4 tane roman var, onlardan bahsedeceğim sizlere. İşte ülkenin hali malum, tape yok mu tape diyerek uykusuz kaldığımız geceler sebebiyle blogumla ilgilenemedim. İnşallah 31 Mart itibariyle normal haatlarımıza geri dönebilir ve yasakçı, diktatör zihniyetten kurtularak özgür günlere kavuşuruz.

Bugün evdeydim, epey temizlik yaptım. Alıp alıp turşusunu kurarcasına biriktirdiğim kitaplarım artık kitap kulesi değil, kitap sitesi olmuşlar:) İşte size bu blogda yakında görebileceğiniz kitapların minik bir ön gösterimi:


Resmin üstüne tıklayınca büyüyor:)

Şimdilik kafamdaki liste, Tanrı'nın Formülü ile başlamak ve Sezgin Kaymaz'ın külliyatını bitirmek. Sonrası da Allah kerim. The Goldfinch'i gaza gelip almıştım, onu yaz tatilinde okurum, pek volümlü imiş:)


İyi okumalar herkese:)

xo xo

5 Mart 2014 Çarşamba

Medcezir (The Understudy)


David Nicholls, Pegasus Yayınları

Çeviri : Mehmet Boran Evren


Bir Gün ile tanıdığımız David Nicholls'un, daha önce yayınladığı kitaplarından bir Medcezir. Kitabımızın kahramanı Stephen, ömür boyu aktör olmak için yanıp tutuşmuş; ancak çocuk filmlerinde sincap; televizyon dizilerinde otopsi masalarındaki ölü adam olmaktan öteye gidememiş. Şimdi de bir tiyatro oyununda, büyük yıldız Josh Harper'ın yedekliğini yapıyor. Kitabın orijinal adı da yedek oyuncu manasında Understudy iken, Medcezir'i nerelerinden uydurmuşlar, onu hiç bilemedim sevgili dostlar.

Neyse, kitap Stephen'ın yedek oyuncu olarak hayatının bir dönemini anlatıyor. Bir türlü büyük çıkışını yapamadığı için başarılı olamadığını düşünen iyi niyetli, silik kahramanımız; muhteşem Josh Harper'ın güzel karısına aşık olunca işler karışıyor.

Kitapta takıldığım nokta şu; Stephen'ın tam adı Stephen McQueen. Herkes onu Steve McQueen ile karıştırıp duruyor. O zaman bu kitap kaç senesinde geçiyor? O kadar merak ettim ki anlatamam. DVD'ler, cep telefonları filan kullanıyorlar kitapta. Ama McQueen 1980'de ölmüştü, herkes Stephen'ın adını duyduğunda nasıl onunla karıştırabilir anlayamadım.

Çok kolay okunan bir kitap Medcezir. Ama Bir Gün'ün tırnağı olamaz. Çok iyi olduğunu söyleyemeyeceğim. Ne hikayede ne karakterlerde vurucu bir yan bulabildim. Biraz manasız buldum açıkçası. Ne diyelim? Bazen olmaz!





3 Mart 2014 Pazartesi

İlk Son Öpücük (The First Last Kiss)


Ali Harris, Martı Yayıncılık

Çeviri : Zeynep Yeşiltuna


Polisiye ve fantastik romanlar arasında romantik, kafa dağıtıcı aşk romanları okumayı seviyorum. Misal yeni tanıdığımız Jojo Moyes'in iki kitabı da hoştu. Şöyle daha hareketli (!) , allah allah kontesi kim becerdi temalı romanlar için de adresim Judith McNaught idi. İlk Son Öpücük'ün de kapağını hoş bulup, Jojo Moyes tarzıdır diyerek almıştım.

Kitap Molly kızımızın ağzından, hayatının aşkının öyküsünü anlatıyor. Ryan kasabanın en yakışıklı genci, Molly ise saçını kısacık kesip kırmızıya boyayan asi kız. Bunlar daha toyken tanışıyor, sonra yirmili yaşlarda beraber yaşamaya başlıyorlar. Sonra kızımız vay ben hayatı kaçırıyorum diye heyheyleniyor falan filan. Aşk hikayesini sürekli zamanda ileri-geri giderek okuyoruz. Bu da hikayeye bölük pörçük bir hava veriyor. Bu tarz kurgu yazmanın da bir adabı vardır. Bokunu çıkartmış bence yazarımız. Kitabın dili de evlere şenlik, Glamour dergisi vardır ya, onu İngilizce okursun geçersin ama Türkçe'ye çevirirsen ne denli pespaye olduğunu farkedersin ya hani, bu kitap aynen öyle.

Bence kötü yazılmış, lüzumsuz bir kitap. Sıkıcı ve de tatsız.