29 Aralık 2014 Pazartesi

Maktülün Şansı


Algan Sezgintüredi, April Yayıncılık


Bana çok uzun gelen bir bekleyişin ardından, yılın son günlerinde Algan Sezgintüredi bize nefis bir armağan verdi, sağolsun. Aslında romanımızı Kitap Fuarına yetiştirmişlerdi, gelgelelim biz fuara ilk günü kapılar açılır açılmaz gittiğimiz için Maktulün Şansını görememiştik. Sonuçta ben kitabı İdefix Sanal Fuardan aldım ve 2014'ün kapanış kitabı olarak okudum. Ne iyi etmişim dostlar!


Eski dostlarımız Vedat, karaböceği Tefo ve de yavuklusu Nilgün bu sefer bir kayıp vakasına karışıyorlar. Avukat arkadaşları Seyfo'nun, uzak bir akrabasının oğlu Seyfo'yu arayıp "ölüm kalım meselesi, illa konuşmamız lazım" demiş; ardından Seyfo'nun hiç bir aramasına cevap vermemiştir. Şehir dışındaki Seyfo, bizimkilerden yardım isteyince kahramanlarımız kayıp delikanlının dairesine yasa dışı bir baskın düzenler. Daire bal dök yala cinsinden temiz ve bomboştur. Delikanlıya ait bulabildikleri yegane şeyler, anlaşılmaz görünen bir dizi matematik formülüdür. Formülün peşine düşen kahramanlarımız, nasıl olduysa birden kendilerini derin devletin bulanık sularında buluverirler.


Enfes bir polisiye Maktulün Şansı. Merak duygusu son sayfaya kadar hiç bitmiyor bir kere, ne oldu ne olacak diye sayfaları heyecanla çeviriyoruz. Beri yandan şu Yeni Türkiye'nin pek sağlam bir eleştirisini içimizin yağları eriyerek okuyoruz. Yazarımızın eline sağlık. Vedat Kurdel'in kendine has mizahı da gayet yerinde. Sonuçta bence serinin en iyi kitabı olmuş Maktulün Şansı.


Polisiye seviyorsanız kesinlikle kaçırmamanız gereken pek leziz bir kitap.


Söylemeden geçemeyeceğim; kitabın ithaf cümlesi içimi titretti:

"Alt tarafı üç ağaç demeyen, her biri ayrı ciğer yakan maktul çocuklarımıza, elbette eşimle oğluma ve gönül rahatlığıyla her ana öyledir ama benimki çok daha öyledir diyebileceğim anacığıma..."






28 Aralık 2014 Pazar

Mezarla Randevu (Halfway To The Grave)


Jeaniene Frost, Artemis Yayınları

Çeviri : Mehmet Karaosmanoğlu


Gece Avcısı Serisi, 1.Kitap


Catherine  "Cat" Crawfield'in babası bir vampirdir. Annesine tecavüz edip ondan beslenmiş sonra da kadını terk edip gitmiştir. Cathy'e soyu hakkında gerçeği ilk kez 16 yaşında anlatan annesi, vampirlerden bütün benliği ile nefret etmektedir. Bu nefreti Cathy de paylaşır ve geceleri karanlık yerlerde dolaşıp vampir avlamaya başlar.

Bir gece Cat'in şansı döner, avlamaya çalıştığı yakışıklı vampirin tutsağı olur. Bones isimli bu yakışıklı vampir, Cat'e ortaklık teklif eder. Bones, Kedicik diye seslendiği Cat'e yaşlı ve deneyimli vampirleri öldürmeyi öğretecek; karşılık olarak Cat de sadece Bones'un öldürmesini istediği vampirleri avlayacaktır. Tabii ateşle barut yan yana durmayacağı için, ikilimizin birbirine aşık olması da kaçınılmaz.

Gece Avcısı serisini canım La Capitana'cığım önermişti dostlar. Kitabımız vampirlik mitini ayaklar altına alan sürüsüne bereket serilerden değil. Okurken "bu da ne artık, çüş" filan demedim, yoksa zaten okumaz bırakırdım kitabı. Aksine çok eğlendim ve kitabı sevdim. Rahatça okunan zevkli bir aşk-macera romanı.

Bu seriyi okumaya devam edeceğim.







25 Aralık 2014 Perşembe

İntikam Ateşi (A Rouge by Any Other Name)


Sarah MacLean, Nemesis Kitap

Çeviri : Ezgi Akın


İdefix sanal fuardan son alışverişimde aldığım kitapların içinde İntikam Ateşi de vardı. Fakat ben günlerdir, Ateş Serisi'nin üçüncü kitabı olan İntikam Ateşi'ni aldım sanırken; bir aşk ve tutku romanı olan İntikam Ateşi'ni almışım.  Aslında alayım dediğim bir başka aşk ve tutku romanı vardı ama, onun yerine bu gelmiş oldu:)

Böylece geçen akşam pek yorgun argın eve gelince, ay bu da neydi deyip kitabı elime aldım, 400 küsur sayfayı pıt diye okuyup bitirdim. Oh kafamı dağıttı ne güzel.

Oldukça rahat okunan kitabımız kafa karıştırmıyor, oturup üzerinde düşünmeye de gerek yok, mükemmel bir beyaz dizi kitabı. Adamımız bu sefer gri yerine kahverengi gözlü ve mülkünü kumarda kaybetmiş bir marki; kadın kahramanımız da o devirde evde kalmış kabul edilen ve bundan hiç rahatsız olmayan bir leydi. Bunlar çocukken arkadaşmışlar meğersem. Yıllar sonra marki, mülkünü tekrar elde edebilmek için Penelope ile evleniyor tabii gelsin aşk yeminleri, gitsin yanlış anlamalar, araya da birkaç tane sahne attırmış, oh:) .

Beyaz dizi sevenler severek okuyacaktır, sıkıcı bir kitap değil.






21 Aralık 2014 Pazar

Marslı (The Martian)


Andy Weir, İthaki Yayınları

Çeviri : Emre Aygün


Tam Interstellar sarhoşluğu yaşadığımız bir dönemde, İthaki çılgınca bu kitabı tanıtmaya başladı ve Mars'ta adeta Robinson Crusoe gibi mahsur kalan bir astronotun başından geçenleri anlatan Marslı, büyük bir merak oluşturdu. Ben de fazlaca dayanamadım ve bugün bir oturuşta bitirdim kitabı.


Kesinlikle hayal kırıklığına uğramadım. Marslı çok heyecanlı, okuyucuyu diken üzerinde tutan nefis bir macera romanı. Kahramanımızı, bir aksilik sonucu Mars'ta mahsur kalan Mark Watney'i çok sevdim. O doğuştan neşeli biri, umutsuzluğa kapılmayan, mühendis kafasıyla hep hayatta kalmaya odaklanan, umut eden ve çok çalışan biri. Pek de şakacı, o yüzden bir kat daha sempatik geliyor insana.


Mark, Ares 3 programıyla Mars'a gelen mürettebatın en düşük rütbeli üyesi, bir zoolog ve mühendis. Ekip Mars yüzeyinde iken çıkan fırtınada, anten çubuğu Mark'a saplanıp kahramanımızı sürüklüyor. Mark'ın uzay giysisinden yaşamsal verileri alamayan kaptan, diğerlerini riske atmamak için, mürettebatı toplayıp Mars'ı terk ediyor. Mesele şu ki, Mark sadece bayılmıştır ve kendine geldiğinde kızıl gezegen Mars'ta tek başına mahsur kalmıştır.

Bundan sonra olanları, Mark'ın bilgisayarına girdiği günlüklerden takip ediyoruz. Kitabın tamamı günlüklerden ibaret değil tabii. Nasa'da olup bitenler, zaman zaman Mark'ın ekibinin bulunduğu uzay mekiği Hermes'te yaşananları da yazarımız bize aktarıyor, böylece kitap sürekli heyecanlı ve meraklı devam ediyor. Acaba kurtulacak mı? Kurtulamayacak mı? Tabii beklediğimiz üzere başına bin türlü aksilik geliyor Mark'ın ama o umudunu yitirmiyor hiç.

Ümit etmenin güzelliği ve insanoğlunun harikuladeliğine bizi inandıran şahane bir kitap.








Yarım Dünya (Half World)


Hiromi Goto, İthaki Yayınları

İllüstrasyonlar : Jillian Tamaki

Çeviri : Bülent O.Doğan



Küçük kahramanımız Melanie, okuldan eve döndüğünde annesinin ortalarda olmadığını görür. Evin kesik telefonundan gelen tekinsiz çağrı ile, Melanie annesini  Bay Tutkal'ın kaçırıp Yarım Dünya'ya götürdüğünü öğrenir. Yardım için yaşlı Bayan Wei'ye koşan Melanie, kadından aldığı yeşim taşından sıçan tılsımı alır ve Yarım Dünya'ya heyecanlı ve korkutucu bir yolculuğa çıkar.

Kitabın bundan sonrası sanki bir Miyazaki animesi gibi, ben o dünyanın içine girdim ve büyülendim. Kitapta yaratılan fantastik atmosfer bence harikulade idi. Belki de yazarın da Japon olmasının bunda etkisi vardır.

Kitabın tanıtım fragmanı da varmış:








20 Aralık 2014 Cumartesi

Kan Ateşi (Bloodfever)


Karen Marie Moning, Epsilon Yayınları

Çeviri : Zeynep Çilengiroğlu Karahatay


Ateş Serisi 2.Kitap


La Capitana'nın önerisiyle başladığım Ateş Serisini okumaya devam ediyorum. İkinci kitabımız belki bir geçiş kitabı, daha durağan. Aksiyondan çok anlatıma dayanıyor. Belki Mac'le beraber biz de Fae'in, melunların, Sidhe kahinlerinin dünyasını öğrenebilelim diye. Çünkü bu dünyaya dair bildiklerimiz Mac ile beraber öğrendiklerimizden ibaret ve fantastik romandan zevk almak için, benim önce o dünyayı kafamsa kurabilmem gerekiyor.

Sonuçta ilki gibi hareketli ve o kadar heyecanlı bir kitap değil. Ama seriyi okumaya kesinlikle devam ediyorum. Bunu da bir geçiş bölümü gibi kabul ediyorum. Zaten çok kısa, 300 sayfadan az. Pıt diye okudum.


Serinin ilk kitabı : Karanlık Ateş







Daire 16 (Apartment 16)


Adam Nevill, Pegasus Yayınları

Çeviri: Cem Demirkan


Kitabımız gayet umut verici bir şekilde başlıyor. Londra'nın lüks Kensington semtinde, zenginlerin yaşadığı Barrington binasında, 16 numaralı dairede kimse oturmaz. Gece bekçisi kahramanımız Seth kapının ardından tuhaf sesler duymaktadır. Kadın kahramanımız Apryl'in teyzesi de bu binanın sakinlerindendir. Teyze ölünce mirası almak için Barrington'a gelen Apryl binanın geçmişini araştırmaya başlar.

Kitabın açılışı güzeldi bence, ama sonradan hikaye başka başka yerlere gitti. Seth'in kabusları, sanatsal açıklamalar derken beni sıkıntı bastı. Kitap heyecanını kaybetti ve öfleye pöfleye bitse de gitsem diye okudum. Şöyle bir güzel korkup gerilemedi. Hayal kırıklığı idi.

Çevirisi gayet güzeldi kitabın, neyse bari bir de çeviri yüzünden acı çekmedim:)




Kedinizle Tanışın (Catwatching)


Desmond Morris, Yapı Kredi Yayınları

Çeviri : Kutlukhan Kutlu - Sevin Okyay


Çevirmenlerin ismini görünce bu kitabı okumaya karar vermiştim. Tabii kediler hakkında olması da cezbediciydi benim için. Sonuçta alır almaz pıt diye bitti, minik tefek bir kitap. Yazarımız dünyaca ünlü bir zoolog imiş ve çocukluğundan beri kediler gözlemlemekte imiş. Kitabın orijinal ismi de buradan geliyor herhalde.

Kitap kısa kısa bölümlerle kediniz hakkında merak ettiğiniz konuları açıklıyor. Bazı bilgiler bana oldukça şaşırtıcı geldi, yepyeni şeyler öğrendim bu minik kitaptan. Mesela yetişkin de olsa evde baktığımız kedi kendini hep yavru sanıyormuş. Sonra oyuncakları yolmasının sebebi yaramazlık değil, o genetik olarak minik vahşi bir avcı ve içinde tüy yolma dürtüleri varmış.

Kedinizi daha yakından tanımak için severek okuyabileceğiniz tatlı bir kitap.